İnsanların içten ve dıştan gelen uyarıcılara verdiği tepkiyi konu alan Psikolojinin genel konusunu insanların kişilik yapıları oluştururken, kişilik yapılarına göre onların olası tutum ve davranışlarını analiz etmeye çalışır.
Grupların veya toplumların oluşması, toplumsal değişim yasaları ve toplumsal kurallar, grup davranışları ve grup dinamiği, toplumsal davranış düzlemi, kültürlenme, kültürleşme, kültürel değişme gibi konuları inceleyen bilim dalı Sosyoloji ise davranış bilimlerini oluşturan Psikolojiden sonraki diğer temel bir disiplindir.
Sosyoloji ile psikolojinin ara kesitini oluşturan Sosyal psikolojinin konusu, herhangi bir grubun üyesi olan bireyin davranışını incelemekte olup Psikolojinin yaptığı gibi bireyi ele almaz, aksine sosyolojinin yaptığı gibi grubu veya toplumu da inceleme konusu yapmaz.
Toplumları tüm kurum ve kuruluşlarıyla ele alan Antropoloji ise Toplumsal yapıyı oluşturan çeşitli kültürlerin kişi, grup ve kurumsal yapılar üzerindeki etkisini inceleme konusu yapar. Toplumların değerlerinin, inançlarının, geleneklerinin, örflerinin, adetlerinin birey, grup ve toplum üzerindeki etkisini araştırır.
Bizde bütünü oluşturan Davranış Bilimleri adına bazı başlıklarla maddeler paylaşarak bilgi birikimimizi artıralım istedik.
Davranış Bilimleri ve Diğer Sosyal Bilimlerle İlişkisi;
• Davranış bilimlerinin özellikleri açısından söylenebilecek en doğru ifade “Davranış bilimleri açıklayıcıdır.”ifadesidir.
• Sosyolojinin
konularından bazıları “Grup değerleri ve normlar, Roller ve çatışmalar, Grup
ihtiyaçları ve gruba uyum süreçleri, Toplumlar, kurumlar, örgütler ve gruplardır”.
• Kültürel
antropolojiyi oluşturan bilim dallarından (disiplinlerden) bazıları “Arkeoloji,
Etnoloji, Linguistik ve Sosyal antropolojidir”.
• Psikoloji
bilimini oluşturan alt disiplinlerden bazıları “Deneysel Psikoloji, Gelişim
Psikolojisi, Sosyal Psikoloji ve Klinik Psikolojisidir”.
• Davranış
bilimleri ile ilgili sorulardan hareketle insan davranışlarının incelenmesiyle
ilgili “İnsan hangi durumda nasıl davranıyor? Neden o şekilde davranıyor?
Davranışının arkasındaki güdü ne? Davranışının amacı ve hedefi ne?” gibi
sorularla örneklendirebilinir.
• Davranış bilimleri içerisinde “Psikoloji; antropoloji, sosyoloji, ekonomi, Psikoloji;
işletme, sosyoloji, sosyal psikoloji, Ekonomi; işletme, psikoloji, sosyoloji,
antropoloji, Psikoloji; antropoloji, ekonomi, işletme” disiplinleri yer alır.
• Sosyoloji,
sosyal tabakalaşmayla ilgilenir.
• Davranış
bilimlerinde ağırlıklı konumda olanlara örnek “Antropoloji, Psikoloji, Sosyoloji
ve Biyoloji” verilebilir.
• Sosyolojinin
alt alanlarından bazıları “Bilgi sosyolojisi, Sanayi sosyolojisi, Kent
sosyolojisi ve Hukuk sosyolojisidir”.
• Psikoloji
biliminin temel amaçları arasına “Betimleme, Açıklama, Yordama ve Kontrol”
girer.
Güdülenme ve Güdülenme Kuramları;
• İnsanın, kalıtsal ve öğrenilmiş güdülerinden bazıları “Dengelenim güdüleri, Cinsel güdüler, Kendiliğinden doğan güdüler ve Toplumsal güdülerdir”.
• Thorndike’ın
“Etki Kanunu”na göre insanın olumlu davranışlarını alışkanlık haline getirmenin
araçlarından bazıları “Olumlu ve Olumsuz pekiştirme, Cezalandırma ve Son vermedir”.
• “İhtiyaçlar çok sayıdadır. Tatmin edildikçe şiddetleri azalır. İkame özellikleri
vardır. İhtiyaçların şiddeti farklıdır.” şeklinde ihtiyaçların özelliklerinden
bahsedilebilmektedir.
• Olumlu
davranışları göstermek ve sonra da onları alışkanlık haline getirmek için
yönetim psikolojisinin kullandığı yöntemlerden bazıları “Olumlu ve Olumsuz
pekiştirme, Son verme, Cezalandırma”dır.
• A.
Maslow’a göre ihtiyaçlar hiyerarşisi kategorisinde yer alanlardan bazıları “Fizyolojik
ihtiyaçlar, Güvenlik ihtiyacı, Ait olma ihtiyacı, Sevgi ve takdir ihtiyacı”dır.
• “Birlikte olma güdüsü, Güçlü olma güdüsü, Başarma, Sosyal kabul görme güdüsü” öğrenme
yoluyla sonradan kazanılmış güdülerdendir.
• “Abraham
Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi”, “Frederick Herzberg’in Çift Faktör Teorisi”,
David Mc. Clelland’ın Başarma İhtiyacı Teorisi”, “Clayton Alderfer’in ERG”
eşleştirilmeleri yapılabilir.
• “Birey, Karşılaştırma, Girdiler ve Çıktılar” Adams’ın geliştirdiği eşitlik
teorisi temel kavramlarındandır.
• “Birlikte
olma güdüsü, Güçlü olma güdüsü, Başarma güdüsü, Sosyal kabul görme güdüsü” öğrenilmiş
(sosyal) güdülerdendir.
• “Bireyi
yönlendiren husus maddî çıkarlar değil, başarılı olmanın verdiği kişisel
tatmindir. Başarılı olmak isteyen insanların sorumluluk alma ihtiyaçları
yüksektir. Başarılı olmak isteyen insanlar kendilerini sürekli gerçekçi
hedeflere yöneltirler. Bu insanlar başarılarını takdir edecek ödüllere ihtiyaç
duyarlar.” McClelland’a göre başarma ihtiyacını fazla hisseden insanların
özelliklerindendir.
Statü, Rol Davranışı ve Sosyal Kurumlar;
• “Bazı statüler doğuştan vardır, bazıları ise sonradan kazanılır. Aynı anda birden çok statüye sahip olunabilir. Statüler arası ilişki ağı vardır. Her statü belli kurallara bağlıdır.” statünün özelliklerindendir.
• Platon’un
devlet tanımı; “Devletin doğuş nedeni, insanların tek başlarına kendi
kendilerine yetememeleri ve ihtiyaçlarını karşılayabilmek için başkalarının
yardım ve iş birliğine gerek duymalarıdır. Bu durum beraberinde üreticiler,
toplumu koruyan ve yönetenler sınıfını getirecektir.”
• Devlet
biçimlerinden Tirani’nin tanımı; “Tiranide yönetim şiddete dayanır, toplum
değerleri tek kişi tarafından sömürülür.”
• Bireyin toplumdaki veya bulunduğu ortamdaki en temel görevlerini ve kimliğini
belirleyen kavrama “Anahtar statü” denir.
• “Geleneksel
geniş ailede psikolojik ilişkiler yoğun değil, yaygındır. Geleneksel geniş aile
aynı zamanda hem üretim hem de tüketim birimidir. Aile içinde yaşa ve cinsiyete
göre bir iş bölümü mevcuttur. Geniş ailelerin yaygın olarak görüldüğü
geleneksel toplumlarda tüm aile üyeleri dıştan gelen saldırılara birlikte karşı
koyarlar. Geleneksel geniş ailede aile üyeleri yapılan tüm eğlencelere ve
törenlere birlikte katılır.” geleneksel geniş ailenin özelliklerindendir.
• Bireyin
aynı anda birden fazla rolü gerçekleştirmek durumunda kalması ile yaşanan rol
çatışmasına, “Bir hakimin bir suçtan dolayı karşısına çıkan oğlunu yargılamak
durumunda kalması” örnek verilebilir.
• Bir kişinin avukat olması statü-rol eşleşmelerinden “Kazanılmış statü-Genel rol”e
girer.
• Eğitimin
ekonomik işlevinin amacı, “Toplumdaki bireylerin gerekli beceri ve yetenekleri
kazanmasını sağlamak, üretim ve tüketimin önemini bilen bireyleri yetiştirmektir”.
• “Eğitim,
Aile, Din, Devlet” sosyal kurumlardan bazılarıdır.
• “Bilginler, Çiftçiler, İşçiler, Askerler” Hindistan’daki Kast sistemine dâhil
edilenlerdir. Kast sistemine dahil edilmeyen dokunulmazlar (Paryalar) olarak
adlandırılır.
Tutumlar;
• İnsanların tutum nesnesine yönelik düşünce, bilgi ve
inançlarını ifade eden bileşen “Duygusal bileşen” adıyla ifade edilir.
• Tutumlar, insanların, nesnelerin ve fikirlerin
değerlendirilmesine ilişkindir.
• Tutumlar, herhangi bir kişi, nesne ya da fikir
hakkında yargıya varılmasına ilişkindir.
• Tutumlar, çevremizde yer alan nesnelere yönelik
tavır takınmamızla ilgilidir.
• Tutumlar, bireylerin belirli bir kişiyi, grubu,
kurumu ya da düşünceyi kabul etmesi ya da reddetmesine ilişkindir.
• “Tutumların kuvvet derecesi
birbirinden farklıdır. Tutumların bileşenleri arasında tutarlılık söz
konusudur. Tutumlar, genellikle dayandıkları inançlar ve değer yargıları devam
ettikçe varlığını sürdürür. Tutumların değişiminde öğrenme önemlidir.”
tutumların özellikleri olarak söylenebilecek ifadelerdir.
• Aynı veya benzer yaşam tarzını
benimseyen, bu durumun bilincinde olan ve tutumların oluşumunda önem taşıyan
faktör “Sosyal sınıf” olarak ifade edilir.
• “Tutumların kuvveti, Kararlılık,
Farkındalık, Zaman” tutumlar ve davranışlar arasında tutarsızlığa neden olan
faktörlerden oldukları söylenilebilir.
• Bireylerin çeşitli tutum
konularına ilişkin tepkilerini, belli kurallar dahilinde ve sayısal olarak
değerlendirmesi esasına dayanan araçlara “Tutum ölçeği” denir.
• “Fizyolojik özellikler”,
tutumların oluşumunda rol oynayan ve bireyin kendisinden kaynaklanan doğuştan
gelen özellikleriyle bağlantılı olan faktörlerdendir.
• “Egoyu savunma, Benlik
geliştirme, İhtiyaçları doyurma ve Uyum sağlama” tutumların işlevlerindendir.
• “Öğrenme kuramı” tutumların değişimini açıklamaya yarayan kuramlardandır.
• “Öğrenme kuramı” tutumların değişimini açıklamaya yarayan kuramlardandır.
Kültür ve Davranışa Etkisi;
• Kültür, öğrenilir. Kültür, toplumsaldır. Kültür, kurallar sistemidir. Kültür, ihtiyaç gidericidir.
• Gençlik çetelerinin oluşturduğu ortak davranış biçimleri “Karşı kültür”
kapsamındadır.
• Bireyin doğumundan ölümüne kadar toplumun istek ve beklentilerine uyacak
şekilde kendini düzenlemesi ve uyum yönünde çaba göstermesine “Kültürleme”
denir.
• Farklı kültürler arasında etkileşim sonucunda ortaya çıkan bir kültürel değişme
durumuna “Kültürlenme” denir.
• Hâkim
kültürün genel özelliklerini reddeden ve onunla açıkça çatışmaya giren
toplumsal grupları nitelendiren kültüre “Karşı kültür” denir.
• “Kültür,
çocukluktan başlayarak öğrenilir. Kültür, günün koşullarına göre değişebilir. Kültür,
bir kurallar sistemidir. Kültür, teknoloji ile ilgilidir.” kültürün
özelliklerinden sayıldığı söylenilebilir.
• “Büyüklerin yanında sigara içilmez” şeklinde yerleşmiş olan kültür, “Genel
kültür” için örnek teşkil eder.
• Türk kültürü denildiğinde bu kavram “Genel kültür” kapsamındadır.
• Belli bir kültürü bilinçli çabalarla başka topluma kazandırmaya “Kültürel
yayılma” adı verilir.
• Yaşlıların gençlerin yarattığı kültürel değerleri öğrenip benimsemesine “Prefigüratif
kültür” adı verilir.
Öğrenme ve Öğrenme Kuramları;
• Koşullanma sürecinde nötr uyarıcının koşulsuz uyarıcı ile eşleştirilerek aldığı yeni hal “Koşullu uyarıcı” halidir.
• Serap işe giderken köpek tarafından ısırılmıştır.
Serap artık işe giderken köpeklerin olmadığı bir yol seçmekte ve gördüğü bütün
köpeklerden korkmaktadır. Serap’ın durumunu açıklayan kavram “Tepki genellemesi”dir.
• “Öğrenme fizyolojik bir olaydır. Anlam yükleme,
örüntüleme ile olur. Duygular örüntülemede önemli yer tutar. Beyin parça ve
bütünü aynı anda algılar.” beynin sağ ve sol yarım kürelerini dikkate alan ve
zihinsel deneyimlere nörofizyolojik açıdan destek sağlayan nörofizyolojik
öğrenme kuramının öğrenme ilkeleri için söylenilebilir.
• “Problem çözme sürecinde ön çözümden çözüme geçiş, anî
ve kesin bir şekilde gerçekleşir. İçgörü yoluyla edinilen deneyim, genellikle
net ve hatasızdır. İçgörü yoluyla problem çözümü, uzun süre hatırlanır ve diğer
problemlerin çözümüne uyarlanabilir. Zeki olanlar diğerlerine göre içgörüsel
çözümde daha başarılıdırlar.” Köhler’in içgörüsel öğrenme ve prolem çözme
yaklaşımına göre öğrenme ve problem çözme ilkeleri için söylenilebilir.
• Bireyin, başka bir birey veya bir tutum objesi
hakkında olumlu düşünceye sahip olması durumunda ondaki tüm tutum ve
davranışları olumlu görmesi veya bir tutum objesi hakkında olumsuz düşüncelere
sahip ise onunla ilgili her şeyi olumsuz görmesi şeklindeki genellemeye “Garcia
etkisi” denir.
• “Dikkat” öğrenme için bir koşuldur.
• Koşullanmanın gerçekleşmesinin en önemli şartı “Koşullu
uyarıcı ve koşulsuz uyarıcı arasındaki zaman”dır.
• Edimsel koşullanmada tepkinin tekrar ortaya çıkma
olasılığını yükseltmek için organizmaya verilen ödüle “Pekiştireç” adı verilir.
• “Çevredeki uyarıcıların duyu organları yoluyla
duyumsanması, Bilginin işlenerek duyusal kayıt altına alınması, Bilginin
tekrarlar yapılma yoluyla uzun süreli bellekte depolanması, Bilginin uzun
süreli bellekten işleyen belleğe çağrılması veya hatırlanması” bilgi işleme
kuramına göre öğrenmeyi sağlayan süreçler için söylenilebilir.
• “Dürtü, İm, Ödül, Tepki” bağlantı kuramına göre insanların
uyaran-tepki bağlantılarını seçmesi ve engellerini ayıklamasına etki eden
faktörlerdendir.
Duygular ve Heyecanlar;
• Bedensel fizyolojik değişikliklerin şekillenmesinde bireyin algıları ve anlayışlarının etkili olduğunu, uyarılan bireyin de bu durumu çevresindeki ipuçlarından yorumladığını savunan duygu kuramı “Bilişsel kuram”dır.
• Bireyin
yaşayabileceği 8 temel duygu durumlar “Korku, Neşe, Kızgınlık, Hüzün, Nefret, Umut,
Yakınlık ve Hayrettir”.
• “Öznel
yaşantı düzeyi” heyecanların incelenmesiyle ilgilidir.
• “Biliş,
Duygu, İletişim, Davranış” kişinin öfkelenmesi durumunda birbiriyle ilişkiye
giren boyutlardandır.
• “Sükûnete
(durulum) ulaşmış bir psikolojik durum, Kişinin sadece kendisini değil,
toplumun diğer fertlerini de yücelten bir değerler sistemi, Kişinin kendini
değerlendirmesinde gerçekçilik, Çevredeki insanlarla dostluk ve fedekârlık
temelinde yürüyen iyi ilişkiler” mutluluk duygusunun yaşanmasını sağlayan
faktörlerdendir.
• “James-Lange
kuramı, Cannon Bard kuramı, Bilişsel kuram, Sosyobiyolojik kuram”duygu kuramlarındandır.
• “Jest-mimik,
Ses tonu, Göz teması, Aradaki mesafe” duyguların iletilmesinde belirleyici
unsurlardandır.
• “İşlerin
iyi olması için çabalarlar. Okul başarıları diğer öğrencilere göre daha
yüksektir. Maaşa yapılan zam, güdüleyici bir etkidir. İnisiyatif
kullanabilirler.” başarı gereksinimi yüksek olan bireylerde görülen durumlardandır.
• “Kaygı,
Depresyon, Psikosomatik semptomlar, Kas gerginliği” bastırılmış duyguların
kendini ifade etme biçimlerindendir.
• “Fiziksel
veya psikolojik uyaran(lar) duyguyu harekete geçirir. Vücut enerjisini arttıran
adrenalin salgısı artar. Kalp ve nabız sıklığı artar. Kan basıncı dolayısıyla
tansiyon yükselir.” öfke sürecinde ortaya çıkan aşamalardandır.
İletişim;
• “Mesajın anlaşıldığının bildirilmesi, Mesajın alındığının bildirilmesi, Mesajın algılandığının bildirilmesi, Mesajın anlaşılmadığının bildirilmesi” geri bildirimin amaçlarındandır.
• “Sözcüklere
boğulma, Anlatılanların karıştırılması, Mesajı algılayamama, Fiziksel çevre
engelleri” kişiler arası iletişimi engelleyen faktörlerdendir.
• Dinleyicinin konuşmacının sözlerini kritik etmeden, konuşmacının söyledikleri
üzerinde düşünmesine izin veren dinleme biçimine “Empatik dinleme” denir.
• “Mecaz,
istiare ve teşbih sanatlarına fazla yer verilmemelidir. Kısa kelimeler, uzun
kelimelere; kısa cümleler, uzun cümlelere tercih edilmelidir. Cümlenin anlamına
katkısı olmayan kelime, cümle içinde bulunmamalıdır. Olumlu anlamları olan
sözcükler seçilmelidir.” dil ve anlatım güçlüklerinin ortadan kaldırılmak için
takip edilecek adımlardandır.
• “Konuşmacıya
kolaylık sağlamak, Dikkatleri dağıtan şeyleri ortadan kaldırmak, Kendini rahat
tutmak, Soru sormak” etkin dinleme becerileri öğelerindendir.
• “Gönderici, Mesaj ve mesaj kanalı, Geri bildirim, Alıcı”
iletişim sürecinin unsurlarındandır.
• Beden
dili sözlü iletişimin bütünleyicisidir.
• Beden
dilinde makro hareketler kontrol edilebilirken, mikro davranışlar kontrol
edilemez.
• Beden
dili sayesinde karşımızdakinin davranışlarından düşüncelerini anlayabilmemiz
mümkün olur.
• Her
toplum kendi kültürüne göre farklı beden dili geliştirmiştir.
• “İletilecek mesajın kodlanması ve iletilmesi, Mesajın
kodunun çözülmesi ve filtre edilmesi, Mesajın algılanması ve değerlendirilmesi,
Mesajın kabul edilmesi” iletişimin temel
amaçlarındandır.
• “Algılama farklılıkları ve yetersizliği, Dil
farklılıklılarını ortadan kaldırmak, Duygusal reaksiyonları ortadan kaldırmak, Sözlü
ve sözsüz iletişim arasındaki uyuşmazlığı aşmak” iletişimin engellerini aşmak için kullanılacak yöntemlerdendir.
• “Sözcüklere boğulma, Anlatılanların
karıştırılması, Mesajı algılayamama, Fiziksel çevrenin verdiği rahatsızlıklar” kişiler arası iletişim sürecinin istenilen biçimde
gerçekleşmesini engelleyen faktörlerdendir.
Algılama ve Algı Yasaları;
• İnsanın olayları sağlıklı değerlendirebilmesini algılarının sağlamlığı ve doğruluğu belirler. Buna göre algılamanın sağlamlığı “Zihinsel yeteneklere” bağlıdır.
• Uzaklık ipuçlarının kişiyi yanıltmasına “Ponzo etkisi” denir.
• İnsan duyu organlarıyla çevresindeki çeşitli uyarımlara ulaşır. Çevre
uyarımları duyular vasıtasıyla alınıp bilinçte değerlendirildiği zaman
algılamanın gerçekleşmesine “Duyu süreçleri” denir.
• İnsanın olayları sağlıklı değerlendirebilmesi algılarının sağlamlığı,
doğruluğu, reel olana uygunluğu ile ilgilidir; buna göre “Öğrenmeye dayanma”
algılamanın sağlamlığı ile ilgili değildir. “Gerçek izlenimlere dayanma, Doğru,
gerçek duyulara dayanma, Gerçek algılara dayanma, Gerçek algılama yeteneğine
dayanma” durumları algıların sağlamlığı ile ilgili söylenebilir.
• Bir
çıkarsamanın doğru olabilmesi için, ilişkiye dayanak olan davranışların
taşıması gereken özelliklerden bazıları “Davranış tutarlı olmalıdır, Davranış
belirgin olmalıdır, Davranış başkalarınca da yapılabilir olmalıdır ve Davranış
insanın yalnız başına olduğunda da yapılabilir olmalıdır” ile belirtilebilir.
• Algı
türleri “Hayal algısı, Duyu algısı, Akıl algısı, Vehim ve Tikel algı”dır.
• Herkesin eşit bir algılama yeteneği yoktur ve algılamada eşitliği bozan çeşitli
etkenler “Alışkanlıklar”dır.
• Gestalt psikologlarına göre algı
yasasını “Zemin-şekil yasası, Yakınlık yasası, Süreklilik yasası, Mekân algısı, Benzerlik yasası, Pragnaz
yasası, Tamamlama yasası, Basitlik yasası” olarak açıklamışlardır.
• Algı
sürecinin unsurlarını “Uyarıcı, Duyu, İzlenim, Dönüt ve Anlam”dır.
• Dikkati ve dikkat yoluyla algılamayı belirleyen uyarıcı ve bireysel özelliklere
ilişkin etkenler “Şiddet ve büyüklük, Kontrast, Hareket, Tekrar ve pekiştirme,
Farklılık ve yenilik, Değişmezlik”tir.
Kişilik;
• Eysenck’e göre melankolik bir bireyin özelliklerden “Konuşkanlığa” sahip olması beklenemez. Kaygılı, Antisosyal, Hırçın ve Ketum oldukları gözlemlenebilir.
• Beş Büyük Faktör Kuramına
ait kişilik boyutları “Dışa dönüklük, Duygusal Denge, Uyumluluk, Sorumluluk ve Deneyime
Açıklıktır”.
• Bireyin sosyal çevresinin
ona yansıttığı davranış ve tepkiler sonucu oluşan kendi resmi “Ayna benlik” ile
ifade edilmektedir.
• İnsanlara güvenmeyen birinin
diğerlerini güvensiz bulması savunma mekanizmalarından “Yansıtma”ya örnek
olarak düşünülebilir.
• Bireylere bir resim, soyut
bir şekil ya da resmin gösterildiği ve bireylerden ne gördüklerine ilişkin
tanımlamalar yapmalarının istendiği testler “Projektif testler”dir.
• Kişiliği belirleyen çevresel
faktörlerden bazıları “Aile, Toplum, Kültür ve Deneyim”dir.
• Oluşturduğu kişilik modelinde kişiliğin bireyin günlük yaşam içerisinde belirli
bir durum ya da ortamda ne yapacağını belirleyen faktörler bütünü olduğunu
ifade eden “Catell”dır.
• Sosyal dünyanın onu yaşayan bireylerin zihninde yaratıldığı ya da
anlamlandırıldığı fikrini savunan ve kişiliğin eşsizliğini vurgulayan kuramlar “İdiyografik
kuramlar”dır.
• “Ego”,
bireyin istekleri ile yapması gerekenler arasında bir arabulucu işlevi görür.
• NEO Kişilik Envanteri “Objektif testler”e örnek olarak verilebilir.
Gruplar;
• Benzer ve ortak sosyal özellikleri olan insan toplulukları kavramlardan “Kategori” ile ifade edilmektedir.
• Grup sınıflamalarından “Birincil-İkincil”,
üyeler arasındaki etkileşimin doğası temel alınarak yapılmış bir tasniftir.
• Gruplardan “Referans
gruplarına” birey üye olmayıp, üyeliği arzu etmektedir.
• Bir grup içerisindeki
sebep-sonuç ilişkileri, grupların oluşumu ve işleyişleri, grubun herhangi bir
kısmında meydana gelen bir değişikliğin diğerleri ve grubun bütünü üzerinde
meydana getirdiği etki ve tepkiler şeklinde tanımlanan olgu “Grup dinamikleridir”.
• Grubun, bireyin belirli
ortamlarda yerine getirmesini istediği beklentiler dizisini ifade eden kavram “Roldür”.
• Grup olarak tanımlanan bir
topluluğun özelliklerinden bazıları “Birbirleriyle etkileşim halinde olma, Psikolojik
olarak birbirlerinin farkında olma, Kendilerini bir grup olarak algılama ve Belirli
beklenti ya da amaçlara ulaşma dürtüsüyle etkileşimde bulunma” olarak
örneklendirilebilir.
• Olgulardan “Müşterek çıktılar”
grup olgusundan çok takım olgusunu yansıtmaktadır.
• Bireyin kendini bir parçası
olarak görüp değerlendirmediği ya da ait olmadığı gruplar kavramlardan “Dış
grup” ile ifade edilmektedir.
• Grup oluşum ve gelişim
aşamalarından “Karar vermede” odak noktası; kişiler arası ilişkilerden grubun
amacına yönelik olarak yapılması gerekenlerin kararlaştırılmasına kaymaktadır.
• Grup üyeleri tarafından
uygun görülen davranış kalıpları kavramlardan “Grup normları” ile ifade
edilmektedir.
Sosyal Etki, Uyum ve İtaat;
• Grup içinde olmanın bireyin performansını olumsuz etkilemesi kavramlardan “Sosyal ket vurma” ile kavramsallaştırılmaktadır.
• “Bencil ve bireyci hareket etme eğiliminde bulunmak”
kimlik belirsizliği durumundaki birey açısından söz konusu olan duygu ve
deneyimlerden değildir. Bu durumlar arasında “Kendi bireysel davranışlarını
düzenleme ve denetlemede yetersizlik yaşamaktadır. Kışkırtıcı davranışlara
yönelik engellemeleri normaldekinden daha az hissetmektedir. Duygusal durumlara
ve çevresel işaretlere karşı duyarlılıklar artmaktadır. Eylemlerin sosyal kabul
edilebilirliğine yönelik kaygılarında azalma olmaktadır.”
• Grup halinde karar alma durumlarında konuya ilişkin
grup içerisinde yapılan tartışma ve değerlendirmelerden sonra daha riskli
kararlar alınabildiğini ortaya koyan kavram “Grup kutuplaşmasıdır”.
• Araştırmacılardan “Asch” grup içerisindeki üyelerin
yanlış cevaplar vererek oluşturduğu baskının bireyin cevabına etkisini
araştırmıştır.
• “Gruba açık muhalefet etme” azınlığın çoğunluk
üzerindeki artırıcı özelliklerden biri değildir. Bu özellikler arasına “Tutarlılık,
Açık fikirlilik, Gruptan sadece savunulan görüş açısından farklılık gösterme, Belirli
konu dışında grupla pek çok konuda hemfikirlik” girer.
• İki ya da daha fazla bileşen arasındaki, bileşenlerin
ayrı ayrı toplamları ile elde edileceğinden daha farklı bir sonucun ortaya
çıkmasına yol açan olumlu veya olumsuz etkileşim “Sinerji” kavramıyla ifade
edilmektedir.
• Grup üyelerinden biri ya da bir kaçının diğer grup
üyelerinin katkılarına güvenerek zaman, çaba, düşünce ve benzeri kaynaklarını
gruba katkı yapmak için yeterince kullanmamalarını ifade eden kavram “Sosyal
aylaklık” ile ifade edilir.
• Grup içi baskılardan kaynaklanan ve mental
verimlilikte, gerçeği değerlendirme yetisinde ve ahlaki yargılarda bozulma ya
da kötüleşme eğilimi “Grup düşüncesi” olarak ifade edilir.
• Riskli karar grup içerisinde değerlendirilip tartışıldıkça
bireylerin olguya alışkın hale gelmesi ve durumu daha az riskli görerek kabul
etme eğilimlerini artırmasını ifade eden kavram “Aşinalıktır”.
• Bir otorite tarafından gelen bir istekle bireyin bir
düşünce, davranış ya da tutumu benimsemesi olgusu “Milgram” araştırmayla
irdelenmiştir.
Sosyal Tabakalaşma ve Sosyal Değişme;
• “Gönüllü farklılaşma” sosyal farklılaşma türlerinden biri değildir. Bu türler arasına “Geleneksel farklılaşma, Kurumsallaşmış farklılaşma, Fonksiyonel farklılaşma ve Rekabetçi farklılaşma” girer.
• Tabakalaşma sistemlerinden “Kölelikte”
eşitsizlikler en uç noktadadır.
• “Etnik köken” sosyal sınıf
olgusunu belirleyen faktörlerden biri değildir. Bu faktörler arasına “Gelir
seviyesi, Yaşam tarzı, Eğitim seviyesi ve Sınıf bilinci” girer.
• Tarihsel süreci sınıflar
arası bir mücadele olarak değerlendirerek toplumsal sınıfların bu mücadelede en
belirgin role sahip aktörler olduğunu belirten araştırmacı “Marx’tır”.
• Mesleki ve coğrafi açıdan
çok önemli bir gelir ve saygınlık farkı içermeyen hareketlilik “Yatay
hareketliliktir”.
• Ayrıcalıklı grupların, toplumsal yapı içerisinde daha üst noktada bir konumda
bulunmaları “Sosyal statüye” ilişkin üstünlüğü belirtmektedir.
• Bireylerin sahip oldukları farklı yetenek tür ve düzeylerinin sonucu olarak
ortaya çıkan farklılaşma “Fonksiyonel farklılaşmadır”.
• Tabakalaşma
türlerinden “Sınıf” endüstriyel toplumlarda görülen bir tabakalaşma şeklidir.
• “Sınıf
bilinci” sosyal sınıfların psikolojik yönü ile ilgili bir kavramdır.
• Kapitalist sınıf toplumlarında ekonomik ilişkilerin, eşitsizliğin temelini
oluşturduğunu kabul etmekle birlikte, tek başına ekonomik ilişkilerin bu
eşitsizliği açıklamada yetersiz olduğunu öne süren “Weber’dır.
Stres ve Stresin Yönetimi;
• Bireydeki stresin sebepleri olarak bilinç dışı kişilik faktörlerini anlamamıza katkı sağlayan yaklaşım “Psikoanalitik yaklaşımdır”.
• “Alarm döneminde” strese
karşı “savaş-kaç” tepkisi gelişir.
• “Tükenme döneminde” önemli sağlık
sorunlarının ortaya çıkması fazlasıyla olasıdır.
• “Birine açılma” üçüncül
bireysel stres yönetimi tekniklerinden biridir.
• Stresi artırıcı A tipi
kişilik özelliklerinden bazıları “Rekabetçi düşünce, Mükemmeliyetçi olma,
Kaybetmeye tahammülsüzlük, Öfkelilik ve saldırganlık” durumları söylenebilir.
• “Fizyolojik
yaklaşım”, stres olgusunu insan organizmasının kendisini koruyup kollaması ve
varlığını sürdürmesi yönünde dengeyi koruma çabası açısından değerlendirmiştir.
• “Sosyal
değişim”, stresin bireysel nedenlerinden biri değildir. Bu nedenler arasına “Duygusal
sebepler, A tipi kişilik, Kontrol odağı ve Motivasyon etkileri” girer.
• Organizmanın bir noktada stresle mücadele etmekten vazgeçtiği, strese rağmen
bir denge ya da uyum sağlayarak kendi varlığını sürdürmeyi denediği aşama “Direnç
dönemidir”.
• Aşırı üzüntü verici durumların etkisinden uzun süre kurtulamamak ve bu
etkilerin bireyin yaşamını sürdürmesini engelleyen bir hal alması “Depresyon”
ile ifade edilir.
• "Aile hayatı" sosyo-kültürel stres yönetimi tekniklerinden biridir.
• "Aile hayatı" sosyo-kültürel stres yönetimi tekniklerinden biridir.
FutureLifeBox
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder