31 Aralık 2014 Çarşamba

Bu Davranışı Bana Tanıdık Geldi

Bir kaç bilim dalından oluşan davranış bilimlerini Sosyoloji, Sosyal Psikoloji, Antropoloji ve Psikoloji bilim disiplinleri oluşturmaktadır. 
İnsanların içten ve dıştan gelen uyarıcılara verdiği tepkiyi konu alan Psikolojinin genel konusunu insanların kişilik yapıları oluştururken, kişilik yapılarına göre onların olası tutum ve davranışlarını analiz etmeye çalışır.
Grupların veya toplumların oluşması, toplumsal değişim yasaları ve toplumsal kurallar, grup davranışları ve grup dinamiği, toplumsal davranış düzlemi, kültürlenme, kültürleşme, kültürel değişme gibi konuları inceleyen bilim dalı Sosyoloji ise davranış bilimlerini oluşturan Psikolojiden sonraki diğer temel bir disiplindir.
Sosyoloji ile psikolojinin ara kesitini oluşturan Sosyal psikolojinin konusu, herhangi bir grubun üyesi olan bireyin davranışını incelemekte olup Psikolojinin yaptığı gibi bireyi ele almaz, aksine sosyolojinin yaptığı gibi grubu veya toplumu da inceleme konusu yapmaz.
Toplumları tüm kurum ve kuruluşlarıyla ele alan Antropoloji ise Toplumsal yapıyı oluşturan çeşitli kültürlerin kişi, grup ve kurumsal yapılar üzerindeki etkisini inceleme konusu yapar. Toplumların değerlerinin, inançlarının, geleneklerinin, örflerinin, adetlerinin birey, grup ve toplum üzerindeki etkisini araştırır.
Bizde bütünü oluşturan Davranış Bilimleri adına bazı başlıklarla maddeler paylaşarak bilgi birikimimizi artıralım istedik.

Davranış Bilimleri ve Diğer Sosyal Bilimlerle İlişkisi;
• Davranış bilimlerinin özellikleri açısından söylenebilecek en doğru ifade “Davranış bilimleri açıklayıcıdır.”ifadesidir.
• Sosyolojinin konularından bazıları “Grup değerleri ve normlar, Roller ve çatışmalar, Grup ihtiyaçları ve gruba uyum süreçleri, Toplumlar, kurumlar, örgütler ve gruplardır”.
• Kültürel antropolojiyi oluşturan bilim dallarından (disiplinlerden) bazıları “Arkeoloji, Etnoloji, Linguistik ve Sosyal antropolojidir”.
• Psikoloji bilimini oluşturan alt disiplinlerden bazıları “Deneysel Psikoloji, Gelişim Psikolojisi, Sosyal Psikoloji ve Klinik Psikolojisidir”.
• Davranış bilimleri ile ilgili sorulardan hareketle insan davranışlarının incelenmesiyle ilgili “İnsan hangi durumda nasıl davranıyor? Neden o şekilde davranıyor? Davranışının arkasındaki güdü ne? Davranışının amacı ve hedefi ne?” gibi sorularla örneklendirebilinir.
• Davranış bilimleri içerisinde “Psikoloji; antropoloji, sosyoloji, ekonomi, Psikoloji; işletme, sosyoloji, sosyal psikoloji, Ekonomi; işletme, psikoloji, sosyoloji, antropoloji, Psikoloji; antropoloji, ekonomi, işletme” disiplinleri yer alır.
• Sosyoloji, sosyal tabakalaşmayla ilgilenir.
• Davranış bilimlerinde ağırlıklı konumda olanlara örnek “Antropoloji, Psikoloji, Sosyoloji ve Biyoloji” verilebilir.
• Sosyolojinin alt alanlarından bazıları “Bilgi sosyolojisi, Sanayi sosyolojisi, Kent sosyolojisi ve Hukuk sosyolojisidir”.
• Psikoloji biliminin temel amaçları arasına “Betimleme, Açıklama, Yordama ve Kontrol” girer.

Güdülenme ve Güdülenme Kuramları;
• İnsanın, kalıtsal ve öğrenilmiş güdülerinden bazıları “Dengelenim güdüleri, Cinsel güdüler, Kendiliğinden doğan güdüler ve Toplumsal güdülerdir”.
• Thorndike’ın “Etki Kanunu”na göre insanın olumlu davranışlarını alışkanlık haline getirmenin araçlarından bazıları “Olumlu ve Olumsuz pekiştirme, Cezalandırma ve Son vermedir”.
• “İhtiyaçlar çok sayıdadır. Tatmin edildikçe şiddetleri azalır. İkame özellikleri vardır. İhtiyaçların şiddeti farklıdır.” şeklinde ihtiyaçların özelliklerinden bahsedilebilmektedir.
• Olumlu davranışları göstermek ve sonra da onları alışkanlık haline getirmek için yönetim psikolojisinin kullandığı yöntemlerden bazıları “Olumlu ve Olumsuz pekiştirme, Son verme, Cezalandırma”dır.
• A. Maslow’a göre ihtiyaçlar hiyerarşisi kategorisinde yer alanlardan bazıları “Fizyolojik ihtiyaçlar, Güvenlik ihtiyacı, Ait olma ihtiyacı, Sevgi ve takdir ihtiyacı”dır.
• “Birlikte olma güdüsü, Güçlü olma güdüsü, Başarma, Sosyal kabul görme güdüsü” öğrenme yoluyla sonradan kazanılmış güdülerdendir.
• “Abraham Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi”, “Frederick Herzberg’in Çift Faktör Teorisi”, David Mc. Clelland’ın Başarma İhtiyacı Teorisi”, “Clayton Alderfer’in ERG” eşleştirilmeleri yapılabilir.
• “Birey, Karşılaştırma, Girdiler ve Çıktılar” Adams’ın geliştirdiği eşitlik teorisi temel kavramlarındandır.
• “Birlikte olma güdüsü, Güçlü olma güdüsü, Başarma güdüsü, Sosyal kabul görme güdüsü” öğrenilmiş (sosyal) güdülerdendir.
• “Bireyi yönlendiren husus maddî çıkarlar değil, başarılı olmanın verdiği kişisel tatmindir. Başarılı olmak isteyen insanların sorumluluk alma ihtiyaçları yüksektir. Başarılı olmak isteyen insanlar kendilerini sürekli gerçekçi hedeflere yöneltirler. Bu insanlar başarılarını takdir edecek ödüllere ihtiyaç duyarlar.” McClelland’a göre başarma ihtiyacını fazla hisseden insanların özelliklerindendir.

Statü, Rol Davranışı ve Sosyal Kurumlar;
• “Bazı statüler doğuştan vardır, bazıları ise sonradan kazanılır. Aynı anda birden çok statüye sahip olunabilir. Statüler arası ilişki ağı vardır. Her statü belli kurallara bağlıdır.” statünün özelliklerindendir.
• Platon’un devlet tanımı; “Devletin doğuş nedeni, insanların tek başlarına kendi kendilerine yetememeleri ve ihtiyaçlarını karşılayabilmek için başkalarının yardım ve iş birliğine gerek duymalarıdır. Bu durum beraberinde üreticiler, toplumu koruyan ve yönetenler sınıfını getirecektir.”
• Devlet biçimlerinden Tirani’nin tanımı; “Tiranide yönetim şiddete dayanır, toplum değerleri tek kişi tarafından sömürülür.”
• Bireyin toplumdaki veya bulunduğu ortamdaki en temel görevlerini ve kimliğini belirleyen kavrama “Anahtar statü” denir.
• “Geleneksel geniş ailede psikolojik ilişkiler yoğun değil, yaygındır. Geleneksel geniş aile aynı zamanda hem üretim hem de tüketim birimidir. Aile içinde yaşa ve cinsiyete göre bir iş bölümü mevcuttur. Geniş ailelerin yaygın olarak görüldüğü geleneksel toplumlarda tüm aile üyeleri dıştan gelen saldırılara birlikte karşı koyarlar. Geleneksel geniş ailede aile üyeleri yapılan tüm eğlencelere ve törenlere birlikte katılır.” geleneksel geniş ailenin özelliklerindendir.
• Bireyin aynı anda birden fazla rolü gerçekleştirmek durumunda kalması ile yaşanan rol çatışmasına, “Bir hakimin bir suçtan dolayı karşısına çıkan oğlunu yargılamak durumunda kalması” örnek verilebilir.
• Bir kişinin avukat olması statü-rol eşleşmelerinden “Kazanılmış statü-Genel rol”e girer.
• Eğitimin ekonomik işlevinin amacı, “Toplumdaki bireylerin gerekli beceri ve yetenekleri kazanmasını sağlamak, üretim ve tüketimin önemini bilen bireyleri yetiştirmektir”.
• “Eğitim, Aile, Din, Devlet” sosyal kurumlardan bazılarıdır.
• “Bilginler, Çiftçiler, İşçiler, Askerler” Hindistan’daki Kast sistemine dâhil edilenlerdir. Kast sistemine dahil edilmeyen dokunulmazlar (Paryalar) olarak adlandırılır.

Tutumlar;
• İnsanların tutum nesnesine yönelik düşünce, bilgi ve inançlarını ifade eden bileşen “Duygusal bileşen” adıyla ifade edilir.
• Tutumlar, insanların, nesnelerin ve fikirlerin değerlendirilmesine ilişkindir.
• Tutumlar, herhangi bir kişi, nesne ya da fikir hakkında yargıya varılmasına ilişkindir.
• Tutumlar, çevremizde yer alan nesnelere yönelik tavır takınmamızla ilgilidir.
• Tutumlar, bireylerin belirli bir kişiyi, grubu, kurumu ya da düşünceyi kabul etmesi ya da reddetmesine ilişkindir.
• “Tutumların kuvvet derecesi birbirinden farklıdır. Tutumların bileşenleri arasında tutarlılık söz konusudur. Tutumlar, genellikle dayandıkları inançlar ve değer yargıları devam ettikçe varlığını sürdürür. Tutumların değişiminde öğrenme önemlidir.” tutumların özellikleri olarak söylenebilecek ifadelerdir.
• Aynı veya benzer yaşam tarzını benimseyen, bu durumun bilincinde olan ve tutumların oluşumunda önem taşıyan faktör “Sosyal sınıf” olarak ifade edilir.
• “Tutumların kuvveti, Kararlılık, Farkındalık, Zaman” tutumlar ve davranışlar arasında tutarsızlığa neden olan faktörlerden oldukları söylenilebilir.
• Bireylerin çeşitli tutum konularına ilişkin tepkilerini, belli kurallar dahilinde ve sayısal olarak değerlendirmesi esasına dayanan araçlara “Tutum ölçeği” denir.
• “Fizyolojik özellikler”, tutumların oluşumunda rol oynayan ve bireyin kendisinden kaynaklanan doğuştan gelen özellikleriyle bağlantılı olan faktörlerdendir.
• “Egoyu savunma, Benlik geliştirme, İhtiyaçları doyurma ve Uyum sağlama” tutumların işlevlerindendir.
• “Öğrenme kuramı” tutumların değişimini açıklamaya yarayan kuramlardandır.

Kültür ve Davranışa Etkisi;
• Kültür, öğrenilir. Kültür, toplumsaldır. Kültür, kurallar sistemidir. Kültür, ihtiyaç gidericidir.
• Gençlik çetelerinin oluşturduğu ortak davranış biçimleri “Karşı kültür” kapsamındadır.
• Bireyin doğumundan ölümüne kadar toplumun istek ve beklentilerine uyacak şekilde kendini düzenlemesi ve uyum yönünde çaba göstermesine “Kültürleme” denir.
• Farklı kültürler arasında etkileşim sonucunda ortaya çıkan bir kültürel değişme durumuna “Kültürlenme” denir.
• Hâkim kültürün genel özelliklerini reddeden ve onunla açıkça çatışmaya giren toplumsal grupları nitelendiren kültüre “Karşı kültür” denir.
• “Kültür, çocukluktan başlayarak öğrenilir. Kültür, günün koşullarına göre değişebilir. Kültür, bir kurallar sistemidir. Kültür, teknoloji ile ilgilidir.” kültürün özelliklerinden sayıldığı söylenilebilir.
• “Büyüklerin yanında sigara içilmez” şeklinde yerleşmiş olan kültür, “Genel kültür” için örnek teşkil eder.
• Türk kültürü denildiğinde bu kavram “Genel kültür” kapsamındadır.
• Belli bir kültürü bilinçli çabalarla başka topluma kazandırmaya “Kültürel yayılma” adı verilir.
• Yaşlıların gençlerin yarattığı kültürel değerleri öğrenip benimsemesine “Prefigüratif kültür” adı verilir. 

Öğrenme ve Öğrenme Kuramları;
• Koşullanma sürecinde nötr uyarıcının koşulsuz uyarıcı ile eşleştirilerek aldığı yeni hal “Koşullu uyarıcı” halidir.
• Serap işe giderken köpek tarafından ısırılmıştır. Serap artık işe giderken köpeklerin olmadığı bir yol seçmekte ve gördüğü bütün köpeklerden korkmaktadır. Serap’ın durumunu açıklayan kavram “Tepki genellemesi”dir.
• “Öğrenme fizyolojik bir olaydır. Anlam yükleme, örüntüleme ile olur. Duygular örüntülemede önemli yer tutar. Beyin parça ve bütünü aynı anda algılar.” beynin sağ ve sol yarım kürelerini dikkate alan ve zihinsel deneyimlere nörofizyolojik açıdan destek sağlayan nörofizyolojik öğrenme kuramının öğrenme ilkeleri için söylenilebilir.
• “Problem çözme sürecinde ön çözümden çözüme geçiş, anî ve kesin bir şekilde gerçekleşir. İçgörü yoluyla edinilen deneyim, genellikle net ve hatasızdır. İçgörü yoluyla problem çözümü, uzun süre hatırlanır ve diğer problemlerin çözümüne uyarlanabilir. Zeki olanlar diğerlerine göre içgörüsel çözümde daha başarılıdırlar.” Köhler’in içgörüsel öğrenme ve prolem çözme yaklaşımına göre öğrenme ve problem çözme ilkeleri için söylenilebilir.
• Bireyin, başka bir birey veya bir tutum objesi hakkında olumlu düşünceye sahip olması durumunda ondaki tüm tutum ve davranışları olumlu görmesi veya bir tutum objesi hakkında olumsuz düşüncelere sahip ise onunla ilgili her şeyi olumsuz görmesi şeklindeki genellemeye “Garcia etkisi” denir.
• “Dikkat” öğrenme için bir koşuldur.
• Koşullanmanın gerçekleşmesinin en önemli şartı “Koşullu uyarıcı ve koşulsuz uyarıcı arasındaki zaman”dır.
• Edimsel koşullanmada tepkinin tekrar ortaya çıkma olasılığını yükseltmek için organizmaya verilen ödüle “Pekiştireç” adı verilir.
• “Çevredeki uyarıcıların duyu organları yoluyla duyumsanması, Bilginin işlenerek duyusal kayıt altına alınması, Bilginin tekrarlar yapılma yoluyla uzun süreli bellekte depolanması, Bilginin uzun süreli bellekten işleyen belleğe çağrılması veya hatırlanması” bilgi işleme kuramına göre öğrenmeyi sağlayan süreçler için söylenilebilir.
• “Dürtü, İm, Ödül, Tepki” bağlantı kuramına göre insanların uyaran-tepki bağlantılarını seçmesi ve engellerini ayıklamasına etki eden faktörlerdendir.

Duygular ve Heyecanlar;
• Bedensel fizyolojik değişikliklerin şekillenmesinde bireyin algıları ve anlayışlarının etkili olduğunu, uyarılan bireyin de bu durumu çevresindeki ipuçlarından yorumladığını savunan duygu kuramı “Bilişsel kuram”dır.
• Bireyin yaşayabileceği 8 temel duygu durumlar “Korku, Neşe, Kızgınlık, Hüzün, Nefret, Umut, Yakınlık ve Hayrettir”.
• “Öznel yaşantı düzeyi” heyecanların incelenmesiyle ilgilidir.
• “Biliş, Duygu, İletişim, Davranış” kişinin öfkelenmesi durumunda birbiriyle ilişkiye giren boyutlardandır.
• “Sükûnete (durulum) ulaşmış bir psikolojik durum, Kişinin sadece kendisini değil, toplumun diğer fertlerini de yücelten bir değerler sistemi, Kişinin kendini değerlendirmesinde gerçekçilik, Çevredeki insanlarla dostluk ve fedekârlık temelinde yürüyen iyi ilişkiler” mutluluk duygusunun yaşanmasını sağlayan faktörlerdendir.
• “James-Lange kuramı, Cannon Bard kuramı, Bilişsel kuram, Sosyobiyolojik kuram”duygu kuramlarındandır.
• “Jest-mimik, Ses tonu, Göz teması, Aradaki mesafe” duyguların iletilmesinde belirleyici unsurlardandır.
• “İşlerin iyi olması için çabalarlar. Okul başarıları diğer öğrencilere göre daha yüksektir. Maaşa yapılan zam, güdüleyici bir etkidir. İnisiyatif kullanabilirler.” başarı gereksinimi yüksek olan bireylerde görülen durumlardandır.
• “Kaygı, Depresyon, Psikosomatik semptomlar, Kas gerginliği” bastırılmış duyguların kendini ifade etme biçimlerindendir.
• “Fiziksel veya psikolojik uyaran(lar) duyguyu harekete geçirir. Vücut enerjisini arttıran adrenalin salgısı artar. Kalp ve nabız sıklığı artar. Kan basıncı dolayısıyla tansiyon yükselir.” öfke sürecinde ortaya çıkan aşamalardandır.

İletişim;
• “Mesajın anlaşıldığının bildirilmesi, Mesajın alındığının bildirilmesi, Mesajın algılandığının bildirilmesi, Mesajın anlaşılmadığının bildirilmesi” geri bildirimin amaçlarındandır.
• “Sözcüklere boğulma, Anlatılanların karıştırılması, Mesajı algılayamama, Fiziksel çevre engelleri” kişiler arası iletişimi engelleyen faktörlerdendir.
• Dinleyicinin konuşmacının sözlerini kritik etmeden, konuşmacının söyledikleri üzerinde düşünmesine izin veren dinleme biçimine “Empatik dinleme” denir.
• “Mecaz, istiare ve teşbih sanatlarına fazla yer verilmemelidir. Kısa kelimeler, uzun kelimelere; kısa cümleler, uzun cümlelere tercih edilmelidir. Cümlenin anlamına katkısı olmayan kelime, cümle içinde bulunmamalıdır. Olumlu anlamları olan sözcükler seçilmelidir.” dil ve anlatım güçlüklerinin ortadan kaldırılmak için takip edilecek adımlardandır.
• “Konuşmacıya kolaylık sağlamak, Dikkatleri dağıtan şeyleri ortadan kaldırmak, Kendini rahat tutmak, Soru sormak” etkin dinleme becerileri öğelerindendir.
• “Gönderici, Mesaj ve mesaj kanalı, Geri bildirim, Alıcı” iletişim sürecinin unsurlarındandır.
• Beden dili sözlü iletişimin bütünleyicisidir.
• Beden dilinde makro hareketler kontrol edilebilirken, mikro davranışlar kontrol edilemez.
• Beden dili sayesinde karşımızdakinin davranışlarından düşüncelerini anlayabilmemiz mümkün olur.
• Her toplum kendi kültürüne göre farklı beden dili geliştirmiştir.
• “İletilecek mesajın kodlanması ve iletilmesi, Mesajın kodunun çözülmesi ve filtre edilmesi, Mesajın algılanması ve değerlendirilmesi, Mesajın kabul edilmesi” iletişimin temel amaçlarındandır.
• “Algılama farklılıkları ve yetersizliği, Dil farklılıklılarını ortadan kaldırmak, Duygusal reaksiyonları ortadan kaldırmak, Sözlü ve sözsüz iletişim arasındaki uyuşmazlığı aşmak” iletişimin engellerini aşmak için kullanılacak yöntemlerdendir.
• “Sözcüklere boğulma, Anlatılanların karıştırılması, Mesajı algılayamama, Fiziksel çevrenin verdiği rahatsızlıklar” kişiler arası iletişim sürecinin istenilen biçimde gerçekleşmesini engelleyen faktörlerdendir.

Algılama ve Algı Yasaları;
• İnsanın olayları sağlıklı değerlendirebilmesini algılarının sağlamlığı ve doğruluğu belirler. Buna göre algılamanın sağlamlığı “Zihinsel yeteneklere” bağlıdır.
• Uzaklık ipuçlarının kişiyi yanıltmasına “Ponzo etkisi” denir.
• İnsan duyu organlarıyla çevresindeki çeşitli uyarımlara ulaşır. Çevre uyarımları duyular vasıtasıyla alınıp bilinçte değerlendirildiği zaman algılamanın gerçekleşmesine “Duyu süreçleri” denir.
• İnsanın olayları sağlıklı değerlendirebilmesi algılarının sağlamlığı, doğruluğu, reel olana uygunluğu ile ilgilidir; buna göre “Öğrenmeye dayanma” algılamanın sağlamlığı ile ilgili değildir. “Gerçek izlenimlere dayanma, Doğru, gerçek duyulara dayanma, Gerçek algılara dayanma, Gerçek algılama yeteneğine dayanma” durumları algıların sağlamlığı ile ilgili söylenebilir.
• Bir çıkarsamanın doğru olabilmesi için, ilişkiye dayanak olan davranışların taşıması gereken özelliklerden bazıları “Davranış tutarlı olmalıdır, Davranış belirgin olmalıdır, Davranış başkalarınca da yapılabilir olmalıdır ve Davranış insanın yalnız başına olduğunda da yapılabilir olmalıdır” ile belirtilebilir.
• Algı türleri “Hayal algısı, Duyu algısı, Akıl algısı, Vehim ve Tikel algı”dır.
• Herkesin eşit bir algılama yeteneği yoktur ve algılamada eşitliği bozan çeşitli etkenler “Alışkanlıklar”dır.
• Gestalt psikologlarına göre algı yasasını “Zemin-şekil yasası, Yakınlık yasası, Süreklilik yasası, Mekân algısı, Benzerlik yasası, Pragnaz yasası, Tamamlama yasası, Basitlik yasası” olarak açıklamışlardır.
• Algı sürecinin unsurlarını “Uyarıcı, Duyu, İzlenim, Dönüt ve Anlam”dır.
• Dikkati ve dikkat yoluyla algılamayı belirleyen uyarıcı ve bireysel özelliklere ilişkin etkenler “Şiddet ve büyüklük, Kontrast, Hareket, Tekrar ve pekiştirme, Farklılık ve yenilik, Değişmezlik”tir. 

Kişilik;
• Eysenck’e göre melankolik bir bireyin özelliklerden “Konuşkanlığa” sahip olması beklenemez. Kaygılı, Antisosyal, Hırçın ve Ketum oldukları gözlemlenebilir.
• Beş Büyük Faktör Kuramına ait kişilik boyutları “Dışa dönüklük, Duygusal Denge, Uyumluluk, Sorumluluk ve Deneyime Açıklıktır”.
• Bireyin sosyal çevresinin ona yansıttığı davranış ve tepkiler sonucu oluşan kendi resmi “Ayna benlik” ile ifade edilmektedir.
• İnsanlara güvenmeyen birinin diğerlerini güvensiz bulması savunma mekanizmalarından “Yansıtma”ya örnek olarak düşünülebilir.
• Bireylere bir resim, soyut bir şekil ya da resmin gösterildiği ve bireylerden ne gördüklerine ilişkin tanımlamalar yapmalarının istendiği testler “Projektif testler”dir.
• Kişiliği belirleyen çevresel faktörlerden bazıları “Aile, Toplum, Kültür ve Deneyim”dir.
• Oluşturduğu kişilik modelinde kişiliğin bireyin günlük yaşam içerisinde belirli bir durum ya da ortamda ne yapacağını belirleyen faktörler bütünü olduğunu ifade eden “Catell”dır.
• Sosyal dünyanın onu yaşayan bireylerin zihninde yaratıldığı ya da anlamlandırıldığı fikrini savunan ve kişiliğin eşsizliğini vurgulayan kuramlar “İdiyografik kuramlar”dır.
• “Ego”, bireyin istekleri ile yapması gerekenler arasında bir arabulucu işlevi görür.
• NEO Kişilik Envanteri “Objektif testler”e örnek olarak verilebilir. 

Gruplar;
• Benzer ve ortak sosyal özellikleri olan insan toplulukları kavramlardan “Kategori” ile ifade edilmektedir.
• Grup sınıflamalarından “Birincil-İkincil”, üyeler arasındaki etkileşimin doğası temel alınarak yapılmış bir tasniftir.
• Gruplardan “Referans gruplarına” birey üye olmayıp, üyeliği arzu etmektedir.
• Bir grup içerisindeki sebep-sonuç ilişkileri, grupların oluşumu ve işleyişleri, grubun herhangi bir kısmında meydana gelen bir değişikliğin diğerleri ve grubun bütünü üzerinde meydana getirdiği etki ve tepkiler şeklinde tanımlanan olgu “Grup dinamikleridir”.
• Grubun, bireyin belirli ortamlarda yerine getirmesini istediği beklentiler dizisini ifade eden kavram “Roldür”.
• Grup olarak tanımlanan bir topluluğun özelliklerinden bazıları “Birbirleriyle etkileşim halinde olma, Psikolojik olarak birbirlerinin farkında olma, Kendilerini bir grup olarak algılama ve Belirli beklenti ya da amaçlara ulaşma dürtüsüyle etkileşimde bulunma” olarak örneklendirilebilir.
• Olgulardan “Müşterek çıktılar” grup olgusundan çok takım olgusunu yansıtmaktadır.
• Bireyin kendini bir parçası olarak görüp değerlendirmediği ya da ait olmadığı gruplar kavramlardan “Dış grup” ile ifade edilmektedir.
• Grup oluşum ve gelişim aşamalarından “Karar vermede” odak noktası; kişiler arası ilişkilerden grubun amacına yönelik olarak yapılması gerekenlerin kararlaştırılmasına kaymaktadır.
• Grup üyeleri tarafından uygun görülen davranış kalıpları kavramlardan “Grup normları” ile ifade edilmektedir.

Sosyal Etki, Uyum ve İtaat;
• Grup içinde olmanın bireyin performansını olumsuz etkilemesi kavramlardan “Sosyal ket vurma” ile kavramsallaştırılmaktadır.
• “Bencil ve bireyci hareket etme eğiliminde bulunmak” kimlik belirsizliği durumundaki birey açısından söz konusu olan duygu ve deneyimlerden değildir. Bu durumlar arasında “Kendi bireysel davranışlarını düzenleme ve denetlemede yetersizlik yaşamaktadır. Kışkırtıcı davranışlara yönelik engellemeleri normaldekinden daha az hissetmektedir. Duygusal durumlara ve çevresel işaretlere karşı duyarlılıklar artmaktadır. Eylemlerin sosyal kabul edilebilirliğine yönelik kaygılarında azalma olmaktadır.”
• Grup halinde karar alma durumlarında konuya ilişkin grup içerisinde yapılan tartışma ve değerlendirmelerden sonra daha riskli kararlar alınabildiğini ortaya koyan kavram “Grup kutuplaşmasıdır”.
• Araştırmacılardan “Asch” grup içerisindeki üyelerin yanlış cevaplar vererek oluşturduğu baskının bireyin cevabına etkisini araştırmıştır.
• “Gruba açık muhalefet etme” azınlığın çoğunluk üzerindeki artırıcı özelliklerden biri değildir. Bu özellikler arasına “Tutarlılık, Açık fikirlilik, Gruptan sadece savunulan görüş açısından farklılık gösterme, Belirli konu dışında grupla pek çok konuda hemfikirlik” girer.
• İki ya da daha fazla bileşen arasındaki, bileşenlerin ayrı ayrı toplamları ile elde edileceğinden daha farklı bir sonucun ortaya çıkmasına yol açan olumlu veya olumsuz etkileşim “Sinerji” kavramıyla ifade edilmektedir.
• Grup üyelerinden biri ya da bir kaçının diğer grup üyelerinin katkılarına güvenerek zaman, çaba, düşünce ve benzeri kaynaklarını gruba katkı yapmak için yeterince kullanmamalarını ifade eden kavram “Sosyal aylaklık” ile ifade edilir.
• Grup içi baskılardan kaynaklanan ve mental verimlilikte, gerçeği değerlendirme yetisinde ve ahlaki yargılarda bozulma ya da kötüleşme eğilimi “Grup düşüncesi” olarak ifade edilir.
• Riskli karar grup içerisinde değerlendirilip tartışıldıkça bireylerin olguya alışkın hale gelmesi ve durumu daha az riskli görerek kabul etme eğilimlerini artırmasını ifade eden kavram “Aşinalıktır”.
• Bir otorite tarafından gelen bir istekle bireyin bir düşünce, davranış ya da tutumu benimsemesi olgusu “Milgram” araştırmayla irdelenmiştir. 

Sosyal Tabakalaşma ve Sosyal Değişme;
• “Gönüllü farklılaşma” sosyal farklılaşma türlerinden biri değildir. Bu türler arasına “Geleneksel farklılaşma, Kurumsallaşmış farklılaşma, Fonksiyonel farklılaşma ve Rekabetçi farklılaşma” girer.
• Tabakalaşma sistemlerinden “Kölelikte” eşitsizlikler en uç noktadadır.
• “Etnik köken” sosyal sınıf olgusunu belirleyen faktörlerden biri değildir. Bu faktörler arasına “Gelir seviyesi, Yaşam tarzı, Eğitim seviyesi ve Sınıf bilinci” girer.
• Tarihsel süreci sınıflar arası bir mücadele olarak değerlendirerek toplumsal sınıfların bu mücadelede en belirgin role sahip aktörler olduğunu belirten araştırmacı “Marx’tır”.
• Mesleki ve coğrafi açıdan çok önemli bir gelir ve saygınlık farkı içermeyen hareketlilik “Yatay hareketliliktir”.
• Ayrıcalıklı grupların, toplumsal yapı içerisinde daha üst noktada bir konumda bulunmaları “Sosyal statüye” ilişkin üstünlüğü belirtmektedir.
• Bireylerin sahip oldukları farklı yetenek tür ve düzeylerinin sonucu olarak ortaya çıkan farklılaşma “Fonksiyonel farklılaşmadır”.
• Tabakalaşma türlerinden “Sınıf” endüstriyel toplumlarda görülen bir tabakalaşma şeklidir.
• “Sınıf bilinci” sosyal sınıfların psikolojik yönü ile ilgili bir kavramdır.
• Kapitalist sınıf toplumlarında ekonomik ilişkilerin, eşitsizliğin temelini oluşturduğunu kabul etmekle birlikte, tek başına ekonomik ilişkilerin bu eşitsizliği açıklamada yetersiz olduğunu öne süren “Weber’dır.

Stres ve Stresin Yönetimi;
• Bireydeki stresin sebepleri olarak bilinç dışı kişilik faktörlerini anlamamıza katkı sağlayan yaklaşım “Psikoanalitik yaklaşımdır”.
• “Alarm döneminde” strese karşı “savaş-kaç” tepkisi gelişir.
• “Tükenme döneminde” önemli sağlık sorunlarının ortaya çıkması fazlasıyla olasıdır.
• “Birine açılma” üçüncül bireysel stres yönetimi tekniklerinden biridir.
• Stresi artırıcı A tipi kişilik özelliklerinden bazıları “Rekabetçi düşünce, Mükemmeliyetçi olma, Kaybetmeye tahammülsüzlük, Öfkelilik ve saldırganlık” durumları söylenebilir.
• “Fizyolojik yaklaşım”, stres olgusunu insan organizmasının kendisini koruyup kollaması ve varlığını sürdürmesi yönünde dengeyi koruma çabası açısından değerlendirmiştir.
• “Sosyal değişim”, stresin bireysel nedenlerinden biri değildir. Bu nedenler arasına “Duygusal sebepler, A tipi kişilik, Kontrol odağı ve Motivasyon etkileri” girer.
• Organizmanın bir noktada stresle mücadele etmekten vazgeçtiği, strese rağmen bir denge ya da uyum sağlayarak kendi varlığını sürdürmeyi denediği aşama “Direnç dönemidir”.
• Aşırı üzüntü verici durumların etkisinden uzun süre kurtulamamak ve bu etkilerin bireyin yaşamını sürdürmesini engelleyen bir hal alması “Depresyon” ile ifade edilir.
"Aile hayatı" sosyo-kültürel stres yönetimi tekniklerinden biridir.

FutureLifeBox


İletişimde Ne Zaman Ustalaşacağız Dersiniz?

Neşe, sevinç, mutluluk, acı, hüzün, keder, bir şeyler yaşıyoruz... Peki acaba bunu doğru aktarabiliyor muyuz? Kendimizi ne kadar ifade edebiliyoruz? İçimiz başkayken dilimizden dökülenler bir başka, vücut dilimiz daha bir başka mı konuşuyor?
Değişik ortamlarda, değişik amaçlarla meydana gelen bir mesaj aktarım süreci olan iletişim olgusunu yaşamın her alanında ve her aşamasında görmek mümkün. 
Toplumsal yaşam içerisinde bulunan bizlerin birbirleri ile olan ilişki ve etkileşiminde önemli rol oynayan, duygu ve düşünceleri çevredekilerle paylaşımı iletişimi gerektirmekte olduğundan, toplumsal yaşamın düzenlenmesinde ve oluşmasında önemli bir işlev gören iletişim hakkında bazı başlıklar halinde maddeler paylaşalım istedik.

İletişim Kavramı ve Süreci;
• İletişim; Duygu, düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılmasıdır.
• Kaynağın taşıması gereken özelliklerden bazıları “ Kaynak bilgili olmalıdır, Kaynak kodlama özelliğine sahip olmalıdır, Kaynak tanınmalıdır, Kaynak doğru dili kullanmalıdır”.
• Telefon, kanala örnek olarak gösterilebilir.
• Etkin bir iletişim için alıcının taşıması gereken özelliklerden bazıları “Alıcı mesajı algılayabilmelidir, Alıcının, iletişime arzulu olması gerekir, Alıcı geri-besleme sistemine sahip olmalıdır, Alıcı, kaynak olma özelliği taşımalıdır”.
• İletişim sürecinde kaynağın gönderdiği mesaja karşılık, hedef kitlenin verdiği cevaba “Geri bildirim” denir.
• “Kaynak, Hedef, Mesaj, Geri besleme” iletişimin temel öğelerindendir.
• İletişim sürecinde iletişimin konusunu ya doğrudan doğruya oluşturan ya da başkalarınca oluşturulmuş konuyu, düşünceleri, görüşleri düzenleyen ve hedef kitleye gönderen kişi/kişiler, veya kuruluşlara “Kaynak” adı verilir.
• İyi bir iletişim için mesajın taşıması gereken özelliklerden bazıları “Mesaj anlaşılır olmalıdır, Mesaj açık olmalıdır, Mesaj doğru zamanda iletilmelidir, Mesaj uygun kanalı izlemelidir”.
• “Kodlama” bir mesajın, iletişim kanallarının özelliklerine uygun olacak şekilde, bir simgeleştirme sistemi aracılığıyla fiziksel olarak iletilebilecek veya taşınabilecek bir biçime çevrilmesidir.
• İyi bir iletişim için alıcının taşıması gereken özelliklerden bazıları “Alıcı mesajı algılayabilmelidir, Alıcının iletişime arzulu olması gerekir, Alıcı, bulunduğu düzleme uyabilmelidir, Alıcı, kaynak olma özelliği taşımalıdır.”

Dil, Kültür ve İletişim;
• “Düz anlam, Yan anlam, Simge, Metafor”dil ve iletişimle ilgili temel kavramlardandır.
• İçerik düzeyinde anlaşılamama, kaynak ve hedefin aynı işaret otansiyeline ya da başka ifadeyle, farklı dil kodlama sistemlerine sahip olmalarından kaynaklanan probleme “Dil engelleri” denir.
• Tarıma dayalı toplumlarda, üreticilerinin ve tüketicilerinin günlük deneyimlerinin ve kendi önceliklerinin sonucunda kendiliğinden oluşan etnik özellikleri baskın kültüre “Folk kültürü” denir.
• “Karmaşık bir biçimi ve beğenilmesinin estetik ölçütleri olması” kitle kültürünün özelliklerinden biridir.
• “Normlar, Roller, Etno merkezcilik, Belirsizlik ve kaygı” kültürler arası iletişimi etkileyen faktörlerdendir.
• İletişimle dil arasında birbirinden ayrılamaz derecede bütünleşik bir ilişki vardır.
• Bir kavramın temel anlamı dışındaki oluşumlarına “Yan Anlam” denir.
• “Anonimdir, Biçimi basittir, Cemaat içi bütünleştirici uygulamaları kapsar, Yaratıcıdır” folk kültürün özelliklerdendir.
• İlk çağlardan bu yana seçkinlerin ürettiği ve kendi içlerinde tükettikleri ve kendi değer sistemlerinde, en “mükemmel” olarak tanımladıkları kültüre “Yüksek kültür” isim verilir.
• Genellikle farklı kültürlere mensup bireyler ya da gruplar arasında gerçekleşen iletişim faaliyetlerine “Kültürler arası iletişim” adı verilir.

İletişim Modelleri;
• “Sosyoloji, Psikoloji, İktisat, Siyaset Bilimi” iletişim bilimini destekleyen disiplinlerdendir.
• Lasswel’in genel iletişim modelinde “Ne zaman” sorusunun karşılığı yoktur.
• Shannon ve Weaver’ın modeli “Geri besleme tepkisinin olmaması” açılarından eleştirilmektedir.
• Newcomb’un simetri modeli insanların “Enformasyon” ihtiyacı olduğunu varsaymaktadır.
• Jacopson modelini oluştururken daha çok “Dilbilim” disiplininden faydalanmıştır.
• Shannon ve Weaver’ın iletişim modeli “Çizgisel” olarak tanımlanır.
• İletişim çalışmaları tarihsel olarak “Amerika Birleşik Devletleri” ülkelerinde başlamıştır.
• Newcomb’un üçgen modeli “Psikoloji” disiplininden temellenmiştir.
• Amerikalı sosyolog George Gerbner “genel iletişi modeli”ni “1964” yılında formülleştirmiştir.
• “Gönderen, İleti, Bağlam, Bağlantı” Jacopson’a göre iletişimin kurucu etmenlerindendir.

İletişim Türleri;
• “Sözlü iletişim, Sözsüz iletişim, Yazılı iletişim, Görsel iletişim” iletişimin türlerindendir.
• “Kulağın göze karşı ezici bir üstünlüğü bulunmaktadır, Tümce yapısı sıralıdır ve sıra bozulmaz, Yinelemek esastır, Taşkın ve katılımlıdır” sözlü kültürün özelliklerindendir.
• İletinin mesajın yazılı olarak sembollerle aktarıldığı iletişim türüne “Yazılı iletişim” denir.
• “Kıyafet ve aksesuarlar, Bedensel temaslar, Jest ve mimikler, İletişimsel mesafe” sözsüz iletişimin özelliklerinden biridir.
• “Resim, Fotoğraf, Karikatür, Logo” görsel iletişim örneklerindendir.
• Duygu ve düşüncelerin söz ile dil üzerinden aktarılmasına “Sözlü iletişim” adı verilir.
• Sözlü iletişim ile sözsüz iletişim arasında “Birbirlerini bütünlerler” oldukları bir ilişki vardır.
• İletişimde bulunanların tüm vücut hareketlerine “Beden dili” adı verilir.
• “Konuşmacının üzerinde durduğu ana teze iyi kulak verilir, Konuşmacının konuşmasıyla ilgilenildiği beden diliyle gösterilir, Sabırla dinlerken dikkatle düşünülür, dikkati dağıtacak şeylerden kaçınılır, Konuşmacının ortaya attığı düşünceyi destekleyen deliller dikkatle incelenir” iyi bir dinleme ve dinleyicide bulunması gereken özelliklerindendir.
• “Mektuplar, Makaleler, Tutanaklar, Basın bildirileri” yazılı iletişim örneklerindendir.

Kişilerarası İletişim;
• “Psikolojik, Sosyolojik, Kültürel, Ekonomik” durumlar kişilerarası iletişimi belirleyen etmenlerdendir.
• “Zorunlu veya yaratılmış gereksinimlerini giderme, Kendimizi ve diğerlerini tanımlama, Kimlik oluşturma veya oluşturulmuşu sürdürme, Herhangi bir nedenle birbirini anlama bağlamı kurma” kişilerarası iletişimin amaçlarındandır.
• Kişilerarası iletişim sürecinde simge ve gösterge kullanımı sonucunda bir kaynak ve bir alıcı arasında özdeşleşme durumunun birlikte yaratılmasına “Sempati” adı verilir.
• Kişilerarası iletişim “Yüz yüze, Telefon, İnternet, Telgraf” şeklinde gerçekleştirilebilir.
• “Biliş, Algı, Duygu, İhtiyaç” kişilerarası iletişimde çatışmaya neden olan temel nedenlerdendir.
• Tam bir iletişim olgusu ve sürecinin yer aldığı, insanlar arasında yapılan iletişime “Kişilerarası iletişim” adı verilir.
• Kişilerarası iletişimde en sık kullanılan araç “Konuşmadır”.
• “Planlılık, Örgütlülük, Süreklilik ve geçicilik, Doğrudan veya dolaylılık” kişilerarası iletişim özelliklerindendir.
• “Göz teması kurma, Karşıdakinin sözünü kesmeme, Karşısındakinin psikolojisine uygun davranma, Karşısındakinin konuşma tarzına uygun davranma” etkin bir ikna için kullanılan tekniklerdendir.
• Kaynak ile hedef arasındaki “Fiziksel özellikler” farklılıkları hedeflenen amaçlarla bağdaşmayan bir iletişim ortamının oluşmasına neden olur.

Örgüt İçi İletişim;
• “İletişim, iki veya daha fazla insan arasında, diğer bir ifade ile sosyal bir ortaklık içinde gerçekleşir. İletişim süreci, devamlı ve karmaşıktır, isteğe göre izole edilemez. İletişim semboliktir. İletişim maksatlıdır.” örgüt içi iletişimin temel özelliklerindendir.
• “Bilgi sağlama, İkna etme ve etkileme, Emretme ve öğretme, Birleştirme ve eşgüdüm sağlama” örgüt içi iletişimin işlevlerindendir.
• “Kültürel farklılıklar, Geri besleme olmayışı veya yetersiz geri besleme, Statü farkı, Mesaj alıcının motivasyon ve ilgi eksikliği” örgüt içi iletişimin engellerindendir.
• Örgüt kültürü, Bir Örgütün işleyişi ve çalışma üslubudur.
• “Üçgen model, Z model, Kare model, Dikdörtgen model” örgüt içi biçimsel iletişim ağlarındandır.
• Örgüt içi iletişimin öncelikli amacı “Verimlilik”tir.
• Örgüt hiyerarşisinin farklı düzeyindeki departmanların, basamaksal kanalları kullanmadan gerçekleştirdikleri iletişime “Çapraz iletişim” adı verilir.
• “Görev koordinasyonu, Problem çözme, Bilgi paylaşma, Anlaşmazlık çözümleme” yatay iletişim türünün sağladığı avantajlardandır.
• “Bürokratik iletişim, Manipülatif iletişim, Demokratik iletişim, Orantısız İletişim” örgütlerin iletişim çabası içinde olup olmadıklarına göre iletişim türlerindendir.
• “Örgütte tüm işgörenlerin yeterli biçimde geri bildirim yapmalarının teşvik edilmesi. İletilecek mesajlarda birden fazla kanalın ve vasıtanın kullanılması, Genellikle yüz yüze ve direkt iletişimin tercih edilmesi, Sembolik anlamların dikkate alınması” iletişim darboğazını aşma ve örgüt içi iletişimi geliştirmede etkin yollardandır.

Kitle İletişimi ve Medya;
• “Teknik araçlar aracılığıyla gerçekleşir, Mekan ve zaman farklıdır, Geribildirim sınırlıdır, Kaynak organizasyondur” kitle iletişiminin temel özelliklerindendir.
• Günümüzde kitle iletişim araçlarına ortak olarak verilen isim “Medya”dır.
• “Haber ve bilgi verme, Toplumsallaştırma, Eğitim, Eğlendirme” kitle iletişim araçlarının başlıca işlevlerindendir.
• Medyanın en önemli gelir kaynağı “Reklam”dır.
• “Siyasi yönlendirme, Tüketimi özendirme, Şiddet kullanımı, Kişilerarası iletişimi engelleme” kitle iletişim araçlarına dönük eleştirilerdendir.
• “Kavramların üretimi ve dağıtılmasını sağlarlar; Bireyleri kendine bağlayan kanalların yaratılmasını sağlarlar; Bütüne açık olma özelliğine sahiptirler; Serbest tüketime arz edilirler” medyanın özelliklerindendir.
• Kitle iletişim araçlarının küreselleştiği ve tekelleştiği dönem “80’li” yıllardır.
• Modern toplumlarda medya “Dördüncü güç” olarak tanımlanır.
• TRT” devlete ait medya kuruluşlarından biridir.
• Aşağıdakilerden hangisi medyanın gerçeği kendi ideolojisi doğrultusunda kodlamasına, gerçeği yeniden üretmesine verilen isim “Temsil”dir.

Kitle İletişim Araçları ve Türleri;
• Tarihte ilk modern gazete diyebileceğimiz haber sayfaları “1536” yılında ortaya çıkmıştır.
• “Kitle, Magazin, Fikir, Tematik” günümüz gazete sınıflamalarındandır.
• “Rahat taşınabilme, Her yerde dinlenebilme, Etkin bir geri bildirim, Ucuzluk” radyonun özelliklerindendir.
• “Ticaridir, Eğlence odaklıdır, Kurgusaldır, Dramatiktir” televizyonun karakteristik özelliklerindendir.
• İnternetin dünya çapında hızla yaygınlaşmasının en önemli nedeni “Güncel bilgilere en hızlı ve ucuz olarak ulaşmayı sağlaması”dır.
• Gazetelerin en yaygın yayınlanma türü “Günlük”tür.
• İçinde ciddi haberlerin yer aldığı, araştırıcı gazeteciliğin önemli olduğu, güçlü kalemi olan köşe yazarlarının bulunduğu ve toplumun siyasal ve sosyal alanda olup bitenden haberdar edildiği gazete türüne “Fikir gazeteleri” ismi verilir.
• “Güncel haber dergileri, Sanat dergileri, Magazin dergileri, Spor dergileri” dergi türlerindendir.
• Radyonun gazeteye göre en önemli habercilik avantajı “Anlık haber iletmesi”dir.
• Facebook ve Twitter tarzı internet sitelerine “Sosyal medya” adı verilir.

Kurumsal İletişim;
• Düzenli, dengeli ve bütünlük arz eden bir form ve yapının oluşmasına “Kurumsallaşma” adı verilir.
• “İşletmenin geniş ve tanımlanabilir hedeflere ulaşabilmesi için işletmeye yol gösterir. İşletmenin kendisi ve müşterileri arasındaki ihtiyaçların dengelenmesini sağlar. Bilgi ve yeteneklerin sürekli geliştirilmesine olanak tanır. İşletmenin marka, ürün ve hizmetlerine değer katar.” kurum imajının işlevsel sonuçlarındandır.
• “Ekonomik düzen ve kuruluşun toplumsal işlevine olan inanç, Büyüme, rekabet ve teknik gelişmeye karşı olan tutum, Kuruluş ve toplum içi kazancın rolü, Çalışanlara ve hissedarlara karşı sorumluluk” kurum felsefesinin getirebileceği bakış açılarındandır.
• Kurumun iç ve dış hedef kitlesiyle iletişimini organize eden yönetim işlevine “Kurumsal iletişim yönetişimi” adı verilir.
• “Sponsorluk” kurumsal iletişimde kullanılan araçlardan biridir.
• “Kuruluş içinde kuruluşun paylaşılan vizyonunu geliştirmek, Kuruluş liderliğinde güven oluşumu ve bunun sürdürülebilirliği, Süreç değişimini başlatmak ve yönetmek, Çalışanların motivasyonunu sağlamak ve görevlendirmek” yönetim iletişimin amaçlarındandır.
• “Tam ve doğru bilgi; serbestçe aşağı, yukarı ve yatay gidebilen bilgi, Sağlıklı ve güvenli çalışma şartları, Çatışmasız çalışmanın devam etmesi, Her çalışan için zamanının çoğunluğunda çalışma memnuniyeti” başarılı bir iç iletişimin özelliklerindendir.
• Bir kurumun kendisine ilişkin olarak başkasında yaratmak istediği izlenimlere “Kurumsal imaj” adı verilir.
• “Çalışanlar, Lider, Müşteri memnuniyeti, Satış sonrası hizmet” kurum imajını etkileyen unsurlardandır.
• “Geleneksel dönem, Marka tekniği dönemi, Tasarım dönemi, Stratejik kurum kimliği dönemi” tarihsel açıdan kurum kimliği dönemlerindendir.

Siyasal İletişim;
• Belirli siyasal amaçlara ulaşabilmek için politikacılar ve diğer siyasal aktörler tarafından girişilen tüm iletişim biçimlerine “Siyasal iletişim” adı verilir.
• “Siyaset bilimi, Sosyoloji, Sosyal psikoloji, Antroploji” disiplinleri siyasal iletişim ile ilgilidir.
• “Siyasal mesajların iletilmesi, Kamuoyu beklentilerinin ölçülebilmesi, Kanaat önderlerinin etkilenmesi, Gündem oluşturabilme yeteneğinin artırılması”siyasal iletişimin fonksiyonlarındandır.
• Siyasal iletişim sürecinde partilerin ve adayların siyasal kampanyalarının temellerini ve işleyişini önemli ölçüde belirleyen araştırmalara “Kamuoyu araştırması” adı verilir.
• Günümüzde en yeni siyasal iletişim aracı “İnternet”tir.
• Siyasal iletişim tarihsel olarak “50’li” yıllarda tartışılmaya başlanmıştır.
• Siyasal iletişim günümüzde “Siyasal reklam, Siyasal pazarlama, Lobicilik, Siyasal propaganda” kavramlarıyla iç içedir.
• Siyasal iletişim “Otoriter” tip toplumlarda siyasal propagandaya dönüşebilir.
• “Televizyon” en etkili siyasal iletişim medyasıdır.
• Radyo vasıtasıyla yürütülen siyasal iletişim çalışmalarında en önemli unsur “Psikolojik görünüm”dür.

Halkla İlişkiler;
• Kamuoyu ya da özel sektöre ait kurumların olumlu bir imaja sahip olmaları için gerekli tanıtım politikasını belirlemesi için yapılan bilinçli ve planlı faaliyetlere “Halkla İlişkiler” adı verilir.
• İki yönlü simetrik modelin temel özelliği “Paydaşların fikirleri örgütün politikalarında değişiklik ortaya çıkarabilir” olmasıdır.
• “Sosyal sorumluluk, Sponsorluk, Lobicilik, Kriz yönetimi” dış iletişime dönük faaliyetlerdendir.
• “Araştırma, Planlama, Uygulama, Değerlendirme” halkla ilişkilerin uygulama süreçlerindendir.
• İkna tekniklerini kullanılarak karar verme mekanizmaları üzerinde baskı oluşturmak ve aynı zamanda alınacak kararların bir grubun lehine ya da aleyhine değiştirme çabasına “Lobicilik” adı verilir.
• Tarihsel gelişim içinde halkla ilişkilerin ilk ortaya çıktığı ülke “Mısır”dır.
• “Muckraker” olarak anılan kamusal gazetecilik akımı “1900’lerde” doğmuştur.
• “İç iletişim” halkla ilişkiler stratejisi örgüt içinde güç paylaşımını ve katılımcı kültürü desteklediği gibi çalışanlar ile açık, güvene dayalı ilişkiler kurarak örgütlerin başarısını artırmaktadır.
• “Müşteri sadakatini artırmak, Paydaş ilişkileri kurmak, İtibarı oluşturmak ve geliştirmek, Rekabet avantajı oluşturmak” sosyal sorunluluğun faydalarındandır.
• “Sponsor olunanın imajının örgüte aktarılmasını sağlar, Geleneksel kitle iletişim araçlarındaki bilgi yığınından sıyrılarak alternatif bir mecra yaratır, Sponsor olunan olayla veya kişiyle ilgili haberlerin yayılmasıyla görürlülük sağlar, Örgütün sosyal kabulüne katıda bulunur.” sponsorluğun faydalarındandır.

Uluslararası İletişim;
• Uluslar arasında olan bütün ilişki ve iletişim biçimlerine “Uluslar arası iletişim” adı verilir.
• “Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa” ülkeleri uluslar arası program akışında belirleyici faktörlerdendir.
• “Ulaşımın Koşulları, Teknolojik Olanaklar, Göçler, Diplomatik ve politik ilişkiler” uluslar arası iletişimin kurucu etmenlerindendir.
• “AP, UPI, Reuters, CNN” uluslar arası haber akışında belirleyici olan haber ajanslarındandır.
• İletişimin küreselleşmesinde “1980”li yıllar milat olarak kabul edilebilir.
• “İletişim teknolojisi ve ilişkileri, İletişim araçların ürün üretimi ve dağıtımı, İdeolojik destek, Yerel öğelerin güçlendirilmesi” uluslar arası iletişimin biçimlerindendir.
• 1980’lerle birlikte tüm dünyada uygulamaya başlanan neoliberal politikalar “Uluslar arası sermayenin güçlenmesi” sonuçlarına yol açmıştır.
• Uluslar arası televizyon akışlarında dünyada bir numaralı televizyon program ihracatçısı ülke “İngiltere”dir.
• Kamu yayıncılığı modeli “Yerel yayıncılıktır”.
• Karasal yayınların ve uydu yayınlarının elektronik ortama aktarıldığı, çoklu yayın olanaklarına ulaşıldığı yayıncılığa “Dijital yayıncılık” adı verilir.

Medya Okuryazarlığı;
• RTÜK verilerine göre, Türkiye’de 6–17 yaşları arasındaki çocuk ve gençler günde ortalama “3‐4 saat” televizyon izlemektedir.
• Medya okuryazarlığının bireylere sağlayacağı en önemli avantaj “Yeteneklerini geliştirerek, farklı türden medya mesajlarını doğru anlamlandırabilmelerini sağlamak”tır.
• “Tüm kitle iletişim araçları kurgusaldır. Her mesaj izleyici tarafından aynı şekilde açımlanmaz. Medya ticari olarak işler. Medya metinleri bazı değerleri ve ideolojileri iletir.” medya okuryazarlığının genel ilkesi ve ulaşılması gereken algı düzeylerindendir.
• Türkiye’de medya okuryazarlığı programının yürütülmesini “RTÜK ve Milli Eğitim Bakanlığı” kurumları sağlamaktadır.
• “Amerika, Kanada, Avustralya, İngiltere” Medya Okuryazarlığının ilk filizlendiği ülkelerdendir.
• Türkiye’deki en önemli boş zaman değerlendirme etkinliği “Televizyon seyretmek”tir.
• Medya metinlerine karşı bireylerin bilgi sahibi kılınıp, olası zararlı etkilerine karşı daha dirençli olmalarını sağlayan, bireyleri bilinçlendirerek medya kuruluşlarını daha dikkatli olmaya davet eden bir eğitim programına “Medya okuryazarlığı” adı verilir.
• “Bilişsel boyut, Duygusal boyut, Ahlaki boyut, Estetik boyut” medya okuryazarlığının birbiriyle ilişkili dört boyutundandır.
• “Medyanın fikir, bilgi ve haberi bir başkasının bakış açısıyla nakletmek üzere kurulduğunu anlamak, Duygusal etki oluşturmak için özel tekniklerin kullanıldığını anlamak, Bu tekniklerin, amaçladıkları ve doğurdukları etkilerin farkına varmak, Medyanın bazı kişilerin yararına çalıştığını, bazılarını ise dışladığını anlamak” Avrupa Medya Okuryazarlığı Merkezi (ECML)’nin eğitim programlarının hedeflerindendir.
• Medya okuryazarlığı ilk kez “2007-2008 eğitim öğretim yılında” Türkiye’de seçmeli ders olarak okutulmaya başlanmıştır.

İletişim ve Etik;
• Etik ile ahlak arasında “Etiğin ahlak bilimi” olduğu bir ilişki vardır.
• Belirli bir meslek grubunun, mesleğe ilişkin olarak oluşturup, koruduğu, meslek üyelerine emreden, onları belli bir şekilde davranmaya zorlayan, mesleki ilkeler bütününe “Meslek etiği” adı verilir.
• “Basın Konseyi” iletişim etiğini düzenleyen kurumlardan biridir.
• “Yayınlarda hiç kimse; ırkı, cinsiyeti, sosyal düzeyi ve inançları nedeniyle kınanamaz, aşağılanamaz. Düşünce, vicdan ve ifade özgürlüğünü sınırlayıcı; genel ahlak anlayışını, din duygularını, aile kurumunun temel dayanaklarını sarsıcı ya da incitici yayın yapılamaz. Kamusal bir görev olan gazetecilik, ahlaka aykırı özel amaç ve çıkarlara alet edilemez. Kişileri ve kuruluşları, eleştiri sınırlarının ötesinde küçük düşüren, aşağılayan ve iftira niteliği taşıyan ifadelere yer verilemez.” Basın Meslek İlkelerindendir.
• Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ile Televizyon Yayıncıları Derneği tarafından hazırlanan Yayıncılık Etik İlkeleri “2007” yılında imzalanmıştır.
• İletişim etiğinde öncelikli denetim mekanizması “Özdenetim”dir.
• Basında özdenetimi geliştirmeyi amaçlayan ve toplumun farklı kesimlerinden insanlardan oluşan komitelere “Basın konseyi” adı verilir.
• Türkiye’de Basın Meslek İlkeleri “1988” yılında imzaya açılmıştır.
• 1998 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından hayata geçirilen basın meslek ilkelerinin tam ismi “Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi”dir.
• “İnsan onuruna, temel hak ve özgürlüklere saygılı olmak, Yayıncılığı haksız amaç ve çıkarlar doğrultusunda kullanmamak, Özel hayata ve mahremiyete saygılı olmak, Çocuk ve gençleri uygun olmayan içerikten korumaya özen göstermek” Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ile Televizyon Yayıncıları Derneği tarafından, hazırlanan Yayıncılık Etik İlkeleri’ndendir.

FutureLifeBox