Senaryo Yazımını Diğer Sanat Yazarlıklarından Ayıran Nedir?
Senaryo yazımını, gündelik hayatta 'yazdıklarımızdan' belli yönleriyle ayırt etmek gerekir. Senaryolar da hikaye anlatırlar, ama bu hikayeler belli bir anlatım aracına uygun olacak şekilde yazılmak zorundadır. Bu araç da sinema ya da diğer bir deyişle filmdir. Bu ise yazma edimini hem biçimsel hem de özsel anlamda kimi değişikliklere uğratır.
Cyrano'de Bergerac'ın umutsuz ama bir o kadar da soylu aşkını konu alan bir roman, bir film, bir radyo oyunu, bir piyes ya da çizgi roman karşılaştırıldığında, farklı bir anlatım aracının, yazma biçimini nasıl etkilediği kolayca anlaşılır.
Örneğin piyes yazarı, mekan seçimi konusunda, roman yazarı, çizgi roman yazarı ya da senarist kadar özgür olmayacaktır. Bunun başlıca nedeni, oyunun sahnelenme / sunuluş biçimidir. Piyeste bir mekandan diğerine geçiş, sahne dekorunun değiştirilmesi anlamına gelir öncelikle. Fakat dekoru oyun süresince değiştirmek zor ve sıkça yapılamayacak bir şeydir.
Öyleyse piyes yazarı, konuyu az sayıda mekanda anlatılacak biçimde yoğunlaştıracak ve işlevleri, gösterilemeyen kimi sahne ve mekanlara ilişkin 'haberler' getirmek olan yardımcı karakterler kullanacaktır söz gelimi.
Diğer bir deyişle, anlatım aracının fiziksel doğası, anlatım araç ve tekniklerini de etkilemektedir. Aynı hikayeyi radyo oyunu biçiminde yazan birisi ise başka türlü güçlüklerle karşılaşacaktır. Tiyatrocunun mimik ve jestlerle anlatabileceği şeyleri o, ses ve sözle anlatmak zorunda kalacaktır. Bu ise, kendine has başka anlatım araç ve tekniklerine başvurmayı gerektirecektir.
Bu örneklerden de anlaşılacağı üzere, senaryo yazarı da kendi anlatım aracı olan film ve sinemanın kimi sınırlamaları çerçevesinden düşünmek ve kurmak zorundadır öyküsünü.
Eklemekte yarar var, kimi düşünürlere göre, yaratıcılık tam da bu sınırlama ile mümkün olur.
Peki, Herkes Senarist Olabilir mi?
Yazar olmak için doğuştan yetenekli olunması gerektiği yönünde bir ön yargı vardır. Gerçekten de, bazıları bu işi bizden daha iyi kıvırıyormuş ya da biz çok yeteneksizmişiz duygusuna kapılırız sıkça. Fakat bunu en iyi haliyle bir tür alçak gönüllülük, en kötü haliyle de bir bahane olarak görmek gerekir. Gerçek hayatta sıkça 'yazarız', örneğin; yalanlar uydururken ya da başkaları için çaktırmadan çöpçatanlık yaparken ve bu 'yazdıklarımız' başkalarınca çok kereler 'yutulduğuna' göre, başlangıç için hiç de fena olmayan bir donanıma sahibizdir.
Kısacası; Senaryo yazımı öğrenilebilir ve zamanla uzmanlaşılabilir bir şeydir. Önemli olan, bunun için gereken zaman ve çabayı göze alıp almadığınızdır.
Senaryo yazımını, gündelik hayatta 'yazdıklarımızdan' belli yönleriyle ayırt etmek gerekir. Senaryolar da hikaye anlatırlar, ama bu hikayeler belli bir anlatım aracına uygun olacak şekilde yazılmak zorundadır. Bu araç da sinema ya da diğer bir deyişle filmdir. Bu ise yazma edimini hem biçimsel hem de özsel anlamda kimi değişikliklere uğratır.
Cyrano'de Bergerac'ın umutsuz ama bir o kadar da soylu aşkını konu alan bir roman, bir film, bir radyo oyunu, bir piyes ya da çizgi roman karşılaştırıldığında, farklı bir anlatım aracının, yazma biçimini nasıl etkilediği kolayca anlaşılır.
Örneğin piyes yazarı, mekan seçimi konusunda, roman yazarı, çizgi roman yazarı ya da senarist kadar özgür olmayacaktır. Bunun başlıca nedeni, oyunun sahnelenme / sunuluş biçimidir. Piyeste bir mekandan diğerine geçiş, sahne dekorunun değiştirilmesi anlamına gelir öncelikle. Fakat dekoru oyun süresince değiştirmek zor ve sıkça yapılamayacak bir şeydir.
Öyleyse piyes yazarı, konuyu az sayıda mekanda anlatılacak biçimde yoğunlaştıracak ve işlevleri, gösterilemeyen kimi sahne ve mekanlara ilişkin 'haberler' getirmek olan yardımcı karakterler kullanacaktır söz gelimi.
Diğer bir deyişle, anlatım aracının fiziksel doğası, anlatım araç ve tekniklerini de etkilemektedir. Aynı hikayeyi radyo oyunu biçiminde yazan birisi ise başka türlü güçlüklerle karşılaşacaktır. Tiyatrocunun mimik ve jestlerle anlatabileceği şeyleri o, ses ve sözle anlatmak zorunda kalacaktır. Bu ise, kendine has başka anlatım araç ve tekniklerine başvurmayı gerektirecektir.
Bu örneklerden de anlaşılacağı üzere, senaryo yazarı da kendi anlatım aracı olan film ve sinemanın kimi sınırlamaları çerçevesinden düşünmek ve kurmak zorundadır öyküsünü.
Eklemekte yarar var, kimi düşünürlere göre, yaratıcılık tam da bu sınırlama ile mümkün olur.
Peki, Herkes Senarist Olabilir mi?
Yazar olmak için doğuştan yetenekli olunması gerektiği yönünde bir ön yargı vardır. Gerçekten de, bazıları bu işi bizden daha iyi kıvırıyormuş ya da biz çok yeteneksizmişiz duygusuna kapılırız sıkça. Fakat bunu en iyi haliyle bir tür alçak gönüllülük, en kötü haliyle de bir bahane olarak görmek gerekir. Gerçek hayatta sıkça 'yazarız', örneğin; yalanlar uydururken ya da başkaları için çaktırmadan çöpçatanlık yaparken ve bu 'yazdıklarımız' başkalarınca çok kereler 'yutulduğuna' göre, başlangıç için hiç de fena olmayan bir donanıma sahibizdir.
Kısacası; Senaryo yazımı öğrenilebilir ve zamanla uzmanlaşılabilir bir şeydir. Önemli olan, bunun için gereken zaman ve çabayı göze alıp almadığınızdır.
Senaryo Süreleri;
• Sinema Film Senaryosu
(Uzun Metraj); Genellikle 90 dakikadan 180 dakikaya kadar olabilen film
senaryosudur (Yine de yönetmen istediği uzunlukta film çekebilir).
• Tv-Dizi Film Senaryosu; Önceleri ülkemizde 45-50 dakika olan şimdilerde 90 hatta 120 dakikaya çıkan televizyon dizi film senaryolarıdır. Avrupa standartlarında halen Tv-Dizi film senaryoları 60 dakikayı geçmez.
• Reklam Film Senaryoları; Genellikle 1 dakika ile 10 dakikalık senaryolardır.
• Belgesel Film Senaryoları; Genellikle 15 dakika ile 180 dakika arasında olan senaryolardır.
• Kısa Film Senaryoları (Kısa Metraj); Genellikle 5 dakika ile 30 dakika arasındadır.
• Tanıtım Film Senaryoları; Bunlar da 5 dakika ile 30 dakika arasındadır.
• Tv-Dizi Film Senaryosu; Önceleri ülkemizde 45-50 dakika olan şimdilerde 90 hatta 120 dakikaya çıkan televizyon dizi film senaryolarıdır. Avrupa standartlarında halen Tv-Dizi film senaryoları 60 dakikayı geçmez.
• Reklam Film Senaryoları; Genellikle 1 dakika ile 10 dakikalık senaryolardır.
• Belgesel Film Senaryoları; Genellikle 15 dakika ile 180 dakika arasında olan senaryolardır.
• Kısa Film Senaryoları (Kısa Metraj); Genellikle 5 dakika ile 30 dakika arasındadır.
• Tanıtım Film Senaryoları; Bunlar da 5 dakika ile 30 dakika arasındadır.
Senaryo, Sinamografik anlatım, Diyalog yazımı;
Sahne başlığı
Kişi adları
Görsel anlatım (oyuncu
yönelimleri)
Kamera yönelimleri
Konuşma örgüsü (diyalog)
Aynı anda konuşma
“Sürdürür” kullanımı
Konuşma örgüsünün devinimle
ayrılması
Genişletme (sahnede
görülmeye kişinin konuşmalarının gösterimi )
Telefon, televizyon ve
radyo konuşmalarının gösterimi
Gördüğünüz ve işittiğiniz
gibi yazın
Sahne geçişleri
Zaman geçişleri
Senaryo temelindeki kuralları bilmek gerekir.
Sinopsis (Synopsis / Taslak);
Filmin öyküsünün en kısa yoldan ve çarpıcı
cümleler ile anlatılmasıdır.
Senaryo tekniğini anlatan kitaplarda ve
profesyonel sinemacılar arasındaki ilişkilerde, filmin öyküsünün 3-5 sayfalık
hali için sinopsis sözcüğü kullanılır. Fakat bu yapıyı diğerlerinden ayıran
temel özelliği niceliksel değil nitelikseldir, "Filmde neyin
anlatılacağını" dile getiren metindir. Yani
yapımcı ya da Tv kanal yetkilisi uzun uzun senaryo okumak yerine sinopsisini okur
ve heyecan duyarsa senaryoyu eline alır. Bu nedenle çok önemlidir sinopsis.
Bölüm Sinopsisleri;
Tv
dizilerinde her bölüm öyküsünün en kısa yoldan ve
çarpıcı cümleler ile anlatılmasıdır.
Tretman (Geliştirim);
Çekilecek
filmin akışı, her görüntüsü bu evrede tasarlanır. Film öyküsünün çatısı olan
öyküleme tretmanda kurulur. Kişilerin özellikleri belirtilir. Çevre özellikleri
ortaya konur. Ana ve yan devinimler (action) düzenlenir. Sahnenin içeriğini
ortaya koyan önemli diyologlar yazılır. Her anlatım, filmdeki görüntülere uygun
olacak biçimde yazılır. Tretman da geniş zaman kipiyle yazılır.
Tretman
senaryonun belkemiğidir. Matematiği vardır. Şimdi hemen iki satırla geçiştirelecek gibi değildir.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder