TRETMAN - (Geliştirim)
Çekilecek
filmin akışı, her görüntüsü bu evrede tasarlanır. Film öyküsünün çatısı olan öyküleme tretmanda
kurulur.
Bizim bildiklerimizi
seyircinin bilmediğini unutmayalım.
Örneğin Mehmet, para kazanmıyor, çalışmıyor, içki
içiyor, sürekli sarhoş. Neden? Biz nedenini biliyoruz. Seyirci
bilmiyor... Bilmediği için adama sinir oluyor. Oysa içmeden önce, neden
içtiğinin çok az da olsa ipucunu verse... Eve parasız dönmeden önce bir
iş yerine alınmadığını nazikçe ya da tekme tokat, görsek... Neden iş başvurularının kabul olmadığını...
Önceleri rüşvet olayına inanmayan esnaf ona belli etmese de bu nedenle iş
vermiyordur. Sonraları Mehmet'in masum olduğunu anlamaya çalışmışlardır ama
artık Mehmet bu defa da alkolün esiri olmuştur... gibi.
-Yazılacak sahnenin önce ne
anlatacağı belirlenir. Bu sahne neyi getirecek, amacı ne?
Kavga mı? Çatışma
mı? Sevgi mi? Bağışlama mı? Saldırı mı? Kuşku mu?
Sonra ki aşama
nasıl?... sorusu sorularak o sahnenin algısal değerleri ortaya çıkarılır.
Nasıl bir kavga? Nasıl bir sevgi? Nasıl bir çatışma?
Hemen peşinden Ne gerekiyor? sorusu gelir.
Durumu
yaratan güçler nelerdir?
Kişilerin
toplumsal durumları nelerdir?
Olayın geçtiği mekanların özelliği nelerdir?
Olayın geçtiği mekanların özelliği nelerdir?
Hangi
mevsim ve o sahne hangi günün hangi zamanıdır?
Kişilerin
kültürel ve çevresel özellikleri açısından duygularını açıklamalarındaki
tavırları nelerdir?
Yani
kişilerin kendine has özellikleri belirtilir. Çevre
özellikleri ortaya konur. Ana
ve yan devinimler (action) düzenlenir.
Tretmanda sahnenin içeriğini
ortaya koyan önemli diyologlar yazılır.
Örneğin;
Mahalle kahvesinin önünden geçerken, mahallenin çapkın delikanlısı Kamil, Vehbi
Bey'e “Kaçırıyorsun gül gibi kızı, aç gözünü” diye seslenir.
Öyküyü
bilmeyeler bu diyoloğun Neresi Önemli? diyebilir. Öyküyü okumuş olanlar
ise mahallenin çapkın delikanlısının,
Vehbi’ye “Gül gibi kızı kaçırıyorsun” demesindeki önemi hemen kavrar elbette. Çünkü delikanlı o güzel kızı hamile bırakmıştır ama ona nikah yapamayacaktır. Kıza nikah yapacak bir kurban olarak Vehbi ‘yi gözüne kestirdiğini, güzel kız
ile anlaşmış olduğunu bu diyologdan anlarız.
Tretmandaki her anlatım,
filmdeki görüntülere uygun olacak biçimde yazılır.
Vehbi
aynı bahçe içinde sonradan ikiye ayrıldığı belli olan eski bir evin önüne
gelir. Tahta
bahçe kapısını ittirerek açar ve içeri girer. Bahçede
Hanife çamaşır asmaktadır. Kız Vehbi'yi görünce gülümser hemen gömleğinin göğüs
hizasındaki bir düğmeyi açarak, eteklerini baldırlarına doğru sıyırarak, yerde
duran leğene eğilir. Tahrik edici
tavırla yıkadığı iç çamaşırının suyunu sıkar, silkeler, özenle ipe asarken işveli
tavırla Vehbi'yi süzer.
Tretmanda geniş zaman
kipiyle yazılır.
yapar,
eder, gelir, gider, açar, kapar, sarılır, sırıtır gibi...
-Sahne başlığı: Sahnenin nerede, ne zaman
çekileceğini belirtir.
(Yani
yönetmen kamerayı nereye koyacağını sahne başlığına bakarak tespit
edebilmelidir). Ve "S" Büyük harflerle
yazılır.
Örnek;
S-1 DIŞ CEMİL EV - TERAS GECE
Ya
da
S-2 İÇ CEMİL BÜRO GÜN
-Sahne numarası yazma
zorunluluğundaki
amaç, filmin kaç sahnesi olduğunun, kaçıncı sahnede olunduğunun bilinmesidir.
-Mekan belirtmek, Çekimin nerede yapılacağının
anlaşılmasıdır. Mekan belirtmedeki yanlışlar çekimlerde çok ciddi sorunlar
çıkarır. Mekanların doğru yazılması
bütün sahnelerin çekim yerlerini programlamada kolaylık sağlar. Yapımcının
bize “A mekanında da yapabileceğimiz bu sahne de nereden çıktı” diye sormasını istemeyiz değil mi? Yapımcıya bir masraf daha çıkarmaktan her zaman kaçınmalıyız.
Örneğin;
Aynı
mekan için bir sahne önce
Gülsüm
İşyeri - oda
Birkaç
sahne sonra
Kültür
Merkezi - sınıf
Gülzade
apartman dairesi - salon
Birkaç
sahne sonra
Gülzade
yalı dairesi - oda
... dersek
sahne mekan hesabı yapan prodüktör bir yalı bir de apartman dairesi
kiralamıştır...
Şu
hataya da düşmemeliyiz;
GÜLZADE
EV diye tanımladığımız bir yeri daha
sonra
G-DİNÇER
EV diye tanımlarsak
Ya
da
GÜLZADE
DİNÇER APARTMAN diye tanımlarsak yoğun tempo ile çalışan teknik ekibin ağzına
geleni söylemesine sebebiyet vermiş oluruz.
Ayrıca
başlıkta belirttiğimiz üçüncü detay çekimin belirtilen mekanın neresinde yapılacağıdır.
Örneğin;
GÜLZADE
EV - MUTFAK
-Sahne başlığında zaman
gösterimi, Filmin
çekim zamanı açısından önemlidir.
GÜN - GECE - GÜN
DOĞUMU - GÜN BATIMI - SABAH - AKŞAM ÜSTÜ
-Kişi adları, Çekilecek
filmin o sahnesinde bulunan karakterleri tretmanda yazmamız gerekmez, senaryodaki sahne başlıklarında belirtmeliyiz.
S-1 DIŞ
GALATA KÖPRÜSÜ GÜN RUTKAY - KENAN - SUNA
-Görsel anlatım (oyuncu
yönelimleri), Tretmanda da senaryoda da görsel anlatımda,
görsel oluşumla bağlantılı olmayan açıklamalardan sakınmalıyız.
Örneğin, Kendini yitirmişcesine, çılgınca musluğu sökmeye çalışır Rutkay. Suna bütün duygularını bastırarak pencereden dışarı bakmayı sürdürür.
Örneğin, Kendini yitirmişcesine, çılgınca musluğu sökmeye çalışır Rutkay. Suna bütün duygularını bastırarak pencereden dışarı bakmayı sürdürür.
Bu
cümleyi kolaylıkla görsel anlatıma getirebilirsiniz.
Rutkay
güç harcayarak musluğu sökmeye çalışır. Suna sinirli, pencereden dışarı bakar.
-Kamera yönelimleri, Zorunlu olmadıkça teknik
bilgileri yazmamalıyız. Yönetmenin işine karışmamalıyız ve onun kafasında
kurduğu film imajını zedelememeliyiz.
Örneğin,
Koridor boyunca yürüyen YAKIN ÇEKİM AYAKLAR... Köşeyi dönene dek ayakları
İZLERİZ.
Bunun
yerine
Koridor
boyunce yürüyen AYAKLAR
Köşeyi
döner
Yazabiliriz.
Gözlerini
kapatıp okuduklarınızı görsel düşünürseniz bu anlatım açıkça yazılmayan bir
yakın çekimdir.
-Konuşma örgüsü (diyalog); Konuşma örgüsü mesela; Tretmanda “Rutkay ve Suna aynı anda konuşurlar” diye yazarız
senaryoda bu RUTKAY - SUNA “bekle - dur - gitme - geç kaldım - görüşürüz - güle güle” şeklinde yazılır.
-“Sürdürür”
kullanımı, kimi görsel yönelimlerden
sonra, aynı kişi konuşmasını sürdürürse kişi adından sonra “sürdürür” yazılır. Aksi durumda ikinci kişinin tepki verdiği sanılır.
Örneğin;
RUTKAY
“Dönemeci döndüğünde arabaya ateş edeceğiz.”
Parçalanarak açılan kapıdan giren Komiser Kemal anlamlı anlamlı
bakar.
RUTKAY
(KONUŞMASINI SÜRDÜRÜR)
Kemal Bey.............
-Konuşma örgüsünün
devinimle ayrılması, Kişi konuştuğu anda arada
bir dış devinim varsa ve kişi konuşmasını sürdürüyorsa konuşma devinimle
ayrılmış olur.
Örneğin; Rutkay ölüm yatağındaki sevgilisin başında konuşurken odaya
hemşire girer ve serum lastiğini ayarlar.
RUTKAY
Bu benim taçlandırılan başarım olacak.
Yaşamdan yaşama,
Ruh bedenden bedene geçtiğinde,
Bu sırada Hemşire içeri girer.
Üzgündür.
RUTKAY (sürdürür)
Ölüm korkusu olmayacak...
Yeneceğim evreni.
Hemşire serum şişesinin
hortumunu ayarlar.
RUTKAY (sürdürür)
(içini çekerek) Niçin olmuyor, Niçin?
(masada
yatan kıza bakar) Zavallı Suna.
Aşkım.
-Genişletme
(sahnede görülmeyen kişinin konuşmalarının gösterimi); Sahne içinde olan ama kameranın görüş alanı dışında yer alan kişinin
konuştuğu yere çerçeve dışı kısaca (Ç.D) deriz.
SUNA (Ç.D)
Aman allahım bu da ne?
Suna elinde bir silahla görüntüye girer.
SUNA (Sürdürür)
Rutkay... Yoksa ... Bu
silahı çeyiz
sandığıma sen mi koydun?
Bir haltlar karıştırdığını tahmin ediyordum.
Tretmanda bu sahneyi; “Rutkay pencereden dışarı bakarak çay içerken
Suna’nın sesini duyar. Elindeki silahı sandığa kimin koyduğunu sorar” diye yazarız.
Bu sahneyi görüntü üzerine konuşma şekli ile de yazabiliriz...
-Görüntü üzerine konuşma, Kişi görüntüde
değildir ama sesini duyarız ve sesi bir görüntü üzerine düşmektedir.
-Telefon,
televizyon ve radyo konuşmalarının gösterimi, Eş zamanlı ama değişik mekanlardaki kişiler aynı anda verilmek
istendiğinde sahneler arasına ARA ÇEKİM
(intercut) yazılır.
S-4 DIŞ DENİZ KENARI GÜN
RUTKAY (telefonda)
Borcumun faizini ay sonunda getireceğim.
ARA ÇEKİM
S-5 İÇ ANTİKACI DÜKKAN SALON GÜN
MAHİDE
Bekleyemem...
ARA
ÇEKİM
RUTKAY
Gerçekten ciddi bir sıkıntım var... Sorunu mu?
ARA
ÇEKİM
MAHİDE
(sözünü keser) Bu piyasada senin
gibilerini çok gördüm...
ARA ÇEKİM
RUTKAY-
Lütfen bana zaman tanı diyorum sana...
ARA ÇEKİM
Sesler televizyondan ya da radyodan da gelebilir. O zaman telefondan
yerine televizyondan, radyodan yazarız.
SİPİKER - (TV
den - RADYODAN)
Dinçer holdingin iflası hükümet
yetkililerini tedirgin etti.
Gördüğünüz ve
işittiğiniz gibi yazın.
Dinçer ailesi yeni evine taşınmıştır. Burası şehirden uzak sakin bir
yerde tuğla duvarlı bir evdir. Taşınırken kimse onlara yardım etmemiştir.
YANLIŞ ANLATIM
Dinçer ailesinin evinin dıştan nasıl göründüğünü, bu eve nasıl
taşındıklarını, onlara hiç kimsenin yardım etmediğini nasıl gösterilecek?
Seyirci tretmanı okumayacağına göre...
Halbuki,
Yüksek tuğla duvarları olan akasya ağaçlarıyla kaplı geniş bahçenin
içinde büyükçe bir ev. Geri planda yeşil dağlar. Mutfakta bazıları açılmış
koliler (yeni taşınmışlar ama henüz yerleşmemişler).
-Sahne geçişleri, Tretmanda ve
senaryoda her sahnenin bitiminde geçiş
yöntemi yazılır.
Kesme (Cut to) - bir sahneden diğerine geçmekte yararlanılan ve çok kullanılan olağan geçiş yöntemidir.
Kesme (Cut to) - bir sahneden diğerine geçmekte yararlanılan ve çok kullanılan olağan geçiş yöntemidir.
Çevrinme (Pan to) - Kamera başının yatay olarak sağa sola çevrinmesidir.
Örneğin yoldaki ışıktan karşıya geçecek olan kişi araba gelip
gelmediğini anlamak için sağa sola bakar. ÇEVRİNME de aynen bu şekildedir.
İzleyicinin bakış açısını sağdan sola, soldan sağa devindirir. Sağ
tarafta çekim yapıyoruz ve bir çevrinme ile sol tarafa geçiyoruz... Sağ
taraftaki varlıkların hepsini sol tarafta görürüz.
Yatay çevrinmede ise,
Kamera bir olaydan diğerine çok hızlı çevrinir. Çerçevedeki kişiler
ve nesneler çok çabuk yer değiştirir ve belli bir hızdan sonra gittikçe
bulanıklaşıp artık ayırt edilemez olurlar.
Açılma (Fade in) - Kararma (Fade out) - Her senaryo genellikle AÇILMA
ile başlar KARARMA ile biter. Açılma - tamamen siyah olan çerçevenin yavaş yavaş görüntü ile
birlikte aydınlanmasıdır.
Kararma - açılmanın tersi yani Görüntünün yavaş yavaş kararak yok
olmasıdır.
Genellikle
Televizyon dizi ya da filmlerinde reklam konulması düşünülen yerleri belli
etmekte de kararma ve açılma yöntemi kullanılır.
Parlama (match cut) - Görüntünün bir flaş gibi parlayarak yitmesi ve yeni görüntünün
başlaması.
Geçme - Zincirleme (mix - Dissolve) Görüntüdeki resim, belirginliğini
yitirirken sonraki resmin belirginleşmesidir.
Bindirme (Süperimpose) Görüntünün üzerine başka görüntünün
bindirilmesi.
Silme, netlik bozma, netleşme gibi daha çok fazla geçiş yöntemleri var ama biz KESME dışında geçiş yöntemi kullanmamaya gayret edelim... Herkes bunu tercih ediyor çünkü.
Silme, netlik bozma, netleşme gibi daha çok fazla geçiş yöntemleri var ama biz KESME dışında geçiş yöntemi kullanmamaya gayret edelim... Herkes bunu tercih ediyor çünkü.
Sonuç
olarak senaryo yazımında öyküleme (dramatik yapı) kurulurken baştan sona
gözetilmesi gereken en önemli öğe (devinim) aksiyondur.
Aksiyona
biçim veren bir ana tema çerçevesinde düzenlenen, öykünün birliğini
tutarlılığını ve izleyici ilgisini baştan sona uyanık tutulmasını sağlayan ise
olaylar örgüsüdür.
Dramatik yapıyı
oluşturabilmeniz için size son bir hatırlatma;
Öykülemeyi
oluştururken ileride sorunlarla karşılaşmamak için aşağıdaki soruları kendinize
sorarak verdiğiniz cevaplar ve açıklamalarla çalışmalarınızı yönlendirin.
-Bütün sahneler, anlatım ve
konuşmalar mantıksal olarak ana temaya bağlı mı?
-Karakterimiz kişiliğini anlatmıyor, tavırları ve yaptıkları ile
kanıtlıyor ise...
-Sahnelerim başı ve sonu belirlenen ana çerçeve içinde gereği gibi
düzenlendi mi?
-Öykünün ileriye doğru bir gelişimi var mı?
-Varsa bunu koruyor mu?
-Konuyla ilgili ip uçları birbirine bağlanmış mı?
-Kimi sahneler atlandığında, yoklukları senaryonun bütünü içinde
fark edilir mi?
-Olaylar dizisi (giriş,
devamlılık, çatışma, bunalım, doruk nokta ve bitiş) ve kişiler uyum içinde mi?
-Olaylar dizisi gizemli duruma geldi mi?
- İzleyici “ne olacak” diye merak etmeye başladı mı?
- Öykünün kendi içinde bir havası var mı?
-Ana kişinin çözeceği bir sorun var mı?
-Karşıt kahraman var mı?
-Ana kişi ve karşıt kahraman arasında çatışma gerekiyor mu?
-Aksiyon var mı?
- Kişilerin olaylara giriş ve çıkış nedenleri belli mi? Mantıklı mı?
-Olay dizisinde kimi kişileri birden çıkıp, “geçiyordum uğradım” gibi
yüzeysel değil, kişinin aniden gelişinin sebepleri olmalı. Var mı?
-Olay dizisinde birden ortadan kaybolan kişinin, önceki bir yerlerde
ortadan yok olacağı hazırlandı mı?
-Rastlantılarda çelişki var mı?
-Değişik mekanlar var mı?
Bunlara “evet” dediğinizde yazacağınız senaryo ile mutlaka film
festivallerinde bir ödül alacaksınız.
KONUŞMA ÖRGÜSÜ (DİYALOG)
Dramatik sanatlarda kullanılan dil, konuşma dili ile yazı dilinden
farklı bir dildir.
Özakman derki, “Konuşma dili gibi dağınık ve savruk, yazı dili gibi çok düzenlidir. Konuşma dili özenle düzenlenmiş, çok amaçlı, kendine özgü teknik yanı ağır basan bir dildir. Bu türden diyolog yazmak bir hünerdir. Senaryolar genellikle konuşma örgüsüne ağırlık verilerek yazılır. Bir film ise görülmek zorundadır.
Özakman derki, “Konuşma dili gibi dağınık ve savruk, yazı dili gibi çok düzenlidir. Konuşma dili özenle düzenlenmiş, çok amaçlı, kendine özgü teknik yanı ağır basan bir dildir. Bu türden diyolog yazmak bir hünerdir. Senaryolar genellikle konuşma örgüsüne ağırlık verilerek yazılır. Bir film ise görülmek zorundadır.
Yazarken kendimize sormamız gereken soru şu; Öykü anlatıcım var ama bu anlatıcının anlattıklarının, izleyicinin görmesine yararı olacak mı? Yani senaryo yazarı filmin gerektirdiği anlatım içinde kalarak,
günlük konuşma içinden en uygun tümceleri seçip ayıklayarak, bayağılıktan, yapaylıktan kaçınarak , anlamlı ve ekonomik bir biçimde yazmalıdır konuşma
örgüsünü. Konuşma örgüsüne yani diyoloğa fazla yüklenirsek görsel anlatım geri
planda kalır.
Alfred Hitchcock derki “Bir film yazarken olanaklar elverdiğince
görsel olanı ön plana çıkarmalıyız.
Sinemada bir öykü anlatılırken ancak başka bir yol kalmadığında diyolog
kullanılmalıdır.
Yazar Hakkında: MSA'nde katıldığı Film ve Senaryo eğitiminden, "Tülay Güneş"
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder