26 Ocak 2015 Pazartesi

Kamera Biraz Oynasın Bakalım...

Kamera Hareketleri;
Görüntü yönetmeni, kameranın hareket etmesi gerektiği durumda kaydedeceği görüntüyü, matematiksel bir problem olarak kabul ederek hareketin hangi cihazlar yardımıyla yapılabileceğine karar verir.
Ancak yönetmenin uygun olmayan koşullarda istediği hareketler çözümü olmayan problemler ile görüntü yönetmenini karşı karşıya bırakabilir. Gereken malzeme, alet ve ekip yoksa bu hareketleri istemenin ve yapmaya çalışmanın anlamı da yoktur.
Pan; Sağa – Sola Çevrinme
Tilt; Aşağı – Yukarı Çevrinme
Truck; İleri – Geri Hareket
Dolly; Sağa – Sola Hareket
Pedestal; Aşağı – Yukarı Hareket
Ark; Dairesel Hareket
Zoom; Optik Kaydırma
Kombine Hareketler

Neden Kamera Hareketi Yapıyoruz?
Mekanik Amaçlar; Hareketi takip etmek. Birleştirilmesi istediğimiz resimleri göstermek. İstenmeyen kısımların çerçeve dışı bırakılması. Statik çekimlerde geniş yer tutan alanı göstermek. Konu özelliklerinin tanıtılması.
Sanatsal Amaçlar; Birbirinden ayrı duran iki cismin uzaklık farkının ifadesi. Önceki hali ve sonraki halinin gösterilmesi. İzleyici dikkatinin devam ettiği yerden başka bir yere çevrilmesi. Ayrı bölümlerin birleştirilmesi. Konun hareketlerini takip etmek için.
Kamera Hareketinde Zamanlama; Kamera hareketinde kameramanın birden fazla konuya dikkat etmesi gerekir. En önemlisi zamanlamadır.
1.Başlangıç Çerçevesi
2.Hareket Başlangıcı
3.Hareket / Zamanlama / Senkron
4.Hareket Sonu
5.Son Çerçeve

Başlangıç Çerçevesi; Bir resmin içinde hareket yapılacaksa, amaç iki resim arasında bağlantı yapmak, resimleri taramak, detaylı çekimler yapmak olabilir. Bu nedenle harekete bir yerden başlamak kaçınılmazdır. Bu ilk karenin konuyla ilgili ve kompozisyon kurallarına uygun olması gerekir. İlk yapılan çerçeve montajcının iki resmi birbirine kolayca bağlayabilmesi ve sonradan yapılacak hareketin başının kesilmemesi için en az 8 saniye kaydedilmeli ve daha sonra harekete başlanmalıdır.
Hareket Başlangıcı; Kompozisyon kurallarına uygun ilk çerçevenin kaydından sonra, kameraman kendini hazır hissettiğinde harekete başlamalıdır. Başlangıç sert bir hareketle yapılmamalıdır. Yumuşak bir kayma hareketi ile başlamak, hareket başlangıcında tereddüt etmemek, hızlı başlayıp sonradan yavaşlamamak veya çok yavaş başlayıp sonradan hızlanmamak gerekir.
Hareket / Zamanlama; Hareket yavaş başlayıp, belirli bir sabit hızda devam etmelidir. Bu hız kameramana verilebilir veya kameraman normal bir hızda hareket eder. Eğer hareket süresi verilmişse kameraman bu zamana uymak için bir bir deneme yapmalı, zaman tutarak kontrol etmelidir. Hareketin tamamında bu sürenin tamamlanması için hızlanılmamalı veya yavaşlanmamalıdır. Bu zamanlama sadece kameramanın sorumluluğundadır.
Hareket Sonu; Kamera hareketi tamamlandığında, harekete başlanılan hızda yavaşça hareket bitirilir ve durulur. Hareketin bitişi sırasında ani duruşlar veya çok yavaş duruşlar, bir türlü duramamalar affedilemez.
Son Çerçeve; Kamera hareketine son verildiğinde durarak ilk çerçevedeki gibi en az 8 saniye kayıt yapılmalıdır. Hareketin sonunun kesilmemesi için ve montaj için bu süre gereklidir. Kamera hareketine son verilerek bulunan son çerçevenin konuyla ilgisi olan ve kompozisyon kurallarına uygun bir çerçeve olması gerekir.

Görüş Açısı Neden Değiştirilir?
Kameranın yeni bir yer alması. (Sahne – Plan Değişimlerinde)
Çerçeveyi ayarlamada düzenleme yapmak için.
Objektif açısı değiştirilebilir.
Ön plandaki objenin yerini düzenlemek ve onu çerçeveye dahil veya hariç bırakmak amacıyla.
Konu oranlarının değiştirilmesi.
Başka türlü elde edilemeyecek görüntüler için.
Kameraya yaklaşmaması gereken konuları çalışırken.
Kameranın çalışmasını veya hareketini engeller veya konunun kendi hareketi kısıtlanır düşüncesiyle.
(Tehlikeli bir olayı çekerken, iş makinelerinin çalışmasını çekerken)
Etkili perspektifin bulunması için.
Kamera uzaklığının değişmesinde zaman problemi yaşandığında. (Araba yarışlarını .ekerken)
Hızlı ara kesimli sahnelerde.
Kolay ve güvenilir kullanımın sağlanmasıyla. (Özellikle ileri ve geri kayma hareketi kolay yapılamıyorsa)
Dramatik etkiler elde etmek için.
Kamera obje mesafesi düzenlenebilmesi amacıyla.

Kamera Hareketinin İnsan Gözü Üzerindeki Etkileri;
Gözlerimiz bedenin geri kalanından bağımsız işleyen bir mekanizma değildir. Diğer duyu organlarıyla sürekli işbirliği halinde çalışırlar. Dolayısıyla diğer duyuların yardımı olmadan bir düşünceyi aktarmaları istendiğinde, şaşırtıcı bir fenomen doğar. Bu nedenle, örneğin hızlı hareket eden bir kamerayla çekilmiş bir filmi izlerken baş dönmesi duygusu doğar. Bu duygu, gözlerin hareketsiz olan bedenin kinetiksel reaksiyonlarıyla gösterilen dünyadan farklı bir dünyaya katılmasından doğar. Gözler sanki beden bütünüyle hareket ediyormuş gibi davranır. Oysa, denge duyusu da dahil olmak üzere, diğer duyular bedenin hareketsiz olduğunu bildirir.
Biz filmi izlerken denge duyumuz gözlerin bildiklerine bağımlıdır ve gerçekte olduğu gibi kinetiksel uyarılar almaz. Dolayısıyla insan gözünün ve kameranın işleyişi konusunda çizilen belli paralellikler, örneğin kameranın ve gözün hareketliliği konusunda yapılan benzetme yanlıştır.
Gözlerimi ya da başımı çevirirsem görüş alanım değişir. Diyelim bir saniye önce kapıya bakıyordum, şimdi kitaplığa bakıyorum sonra yemek masasına sonra da pencereye bakacağım. Bu panorama gözlerimin önünden geçmez ve çeşitli nesneler hareket ediyormuş izlenimi vermez.
Bunun yerine odanın her zamanki gibi durağan olduğunu, benim bakışlarımın yönünün değiştiğini ve bu nedenle hareketsiz duran odanın diğer bölümlerini de gördüğümü anlarım.
Filmde ise durum böyle değildir. Bu panorama çekilirken kamera sırasıyla bir nesneden diğerine döndürülürse, görüntü gösterilirken kitaplık, masa, pencere ve kapı hareket eden onlarmış gibi ekranın bir tarafından bir tarafına ilerleyecektir.
Kamera izleyicinin bedeninin baş ve gözler gibi bir parçası olmadığı için izleyicinin dönenin kamera olduğunu anlayamaz. Ekranda nesnelerin yer değiştirdiğini gördükçe onların hareket ettiğini sanabilir. Örneğin posterlerle kaplı bir odada kamera duvarı hızla taradığında duvar kameranın önünden geçiyormuş etkisi verdiği bir filmde tespit edilmişti. Eğer çekilen sahne anlaşılacak kadar basitse, izleyicinin dayanak bulması kolaysa, izleyici bu izlenim hatasını beyninde düzeltir. Yine de film yönetmenleri kavranması pek kolay olmayan görüntüler çekmek amacıyla bu tip kamera hareketleri deneyebilirler. Bu nedenle izleyicinin kolayca sersemlemesini sağlayan, amaçlanmamış bir sürükleme ifadesi yaratabilirler.
Bu nedenlerle filmde kamera hareketi görecelidir. Kameranın hareketli mi hareketsiz mi olduğunu, eğer hareketliyse bu hareketin ne kadar hızda ve hangi yöne doğru olduğunu gösterecek hiçbir fiziksel duyum olmadığı için ve aksini kanıtlayacak delillerin eksikliğinden kameranın sabit olduğu varsayılır. Dolayısıyla görüntüde bir şey hareket ediyorsa, bu hareket kameranın durgun bir nesnenin önünden geçmesi sonucu değil de, o şeyin kendisinin hareket etmesinin sonucu olarak görünür.
Hatta aşırı durumlar bu hareketin yönünün tersine görünmesine yol açar. Örneğin hareket halindeki bir otomobil onu geçmekte olan diğer otomobilden filme alındığında, ortaya çıkan görüntü, çekimi yapılan aracın açıkça geriye doğru hareket ettiğini gösterir. Yine de gösterilen nesnelerin doğası ve çevresiyle etkileşimi sayesinde hangi hareketin göreceli hangisinin gerçek olduğunu insan beyni düzeltebilir.
Eğer kameranın hareket halindeki bir aracın üzerinde durduğu belliyse, yani otomobile ait parçalar çerçevede belirtilmişse, otomobil hareket halinde, çerçevedeki arazi hareketsiz olarak algılanmaktadır.
Kaynak – Sanat Olarak Sinema / Rudolf ARNHEIM

Kamera Hareketi Yapılan Cihazlar;
Tarihte bilinen ilk kayma hareketi Venedik’te kameranın gondol ile hareket ederek, büyük kanalın girişinde işkence köprüsü ile San Marco meydanı girişine kadar olan bölümde 1892 yılında yapılmıştır. Kamera ile düzgün, kullanılabilir bir hareket yapmak bazen kameraman için imkansızlaşır. Kamera ile düzgün hareket yapılabilmesi amacıyla özel cihazlar üretilmiştir.
Tripod, Duopod
Pedastal, Televator

Hareketli Kafa
Powerpod
Robot Kafalar

Şaryo
Tek Raylı Şaryo
Cobra
Overhead
Trolley

Mini Jeep
Cine Jeep
Crane
Merlin, FlyCam
Dolly, Magic Dolly

Steadicam
Glidecam
Bodycam
Steady Stick
Easy Rig
Tortle Rig
Stable Cam

Araba
Motosiklet
Vantuz
Helikopter

Maket Helikopter
Maket Uçak
Maket Araba
Roket Kamera


Kelepçeler
















Yazar Hakkında: KB'nde katıldığı Sinema eğitiminden, "Tülay Güneş"
( Eğitmenimiz Dr. Ö. Taluer hocamıza katkılarından dolayı teşekkürlerimizi sunarız. )

15 Ocak 2015 Perşembe

Senaryo Yazım Kılavuzu

1. METNİN BİÇİMSEL ÖZELLİKLERİ

a) Metin okunması mümkün bir yazı karakteri ile 12 font büyüklüğünde, sağa denkleştirilmiş olarak; 1 veya 1,5 satır aralığı ile yazılmalıdır. Sadece sekanslar arasında bir satır boşluk bırakılmalıdır. Diğer paragraflar boş satırlar ile ayrılmamalıdır.

Örnek 1:
Xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx.
XXXXXX
Xxxxxxxxxxxx, xxxxxxxxxxxx.
(DOĞRU)

Xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx.

XXXXXX
Xxxxxxxxxxxxxxx, xxxxxxxxxxxx.
(YANLIŞ)

Örnek 2:

Xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx.

XXX./XXX.- XXXXXXXXXXXX
Xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx.
(DOĞRU)

Xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx.
XX./XXX.- XXXXXXXXXXXXXXX
Xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx.
(YANLIŞ)

b) Hareketin anlatımı, paragrafın ilk satırında herhangi bir cetvelleme düzeni (içeriden başlama vb.) kullanılmadan metin alanının tamamını kaplamalıdır. Diyalog metinleri, daima büyük harflerle belirtilmesi gereken başlıkları (karakter isimleri) ile beraber, her zaman 7,5 santimetre içerinden yazılmalıdır. 

Örnek:
Xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx.
XXXXX
Xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx.
Xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx.


c) Italic tipi font sadece açıklamaların ve diyalogların parantez içindeki bölümlerinde kullanılmalıdır. 

Örnek A (bir diyalogdaki parantez işaretleri):

XXXXX (xxxxxx xxxxxx)
Xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx.


Örnek B (bir açıklamadaki parantez işaretleri):

XXXXX xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx (xxxxx xxxxxx): xxxxxxxxxxxxxxx.

d) Her sekansın başlığı (Kalın, Bold tipinde, büyük harflerle ve altı çizili) şu öğeleri içermelidir:  Sahne numarası; hareket mekanının iç ya da dış olması, hareket anının gün doğumu, sabah, öğle, öğleden sonra, gün batımı, akşam ya da gece olması ve belirli bir hareket mekanı  

Örnek:

3- İÇ/ GECE – NADIA’NIN EVİ
Xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx.

e) Karakter isimleri daima büyük harflerle yazılmalı ve metindeki her hangi bir yerde değişmemelidir.

Örnek:

Xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx. NADIA xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx, xxxxxx. Xxxxxx, xxxxxxxxxxxxxxxxxxxx  xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx.


2. SENARYO YAZIMI İÇİN TEMEL KURALLARdan bazıları

a) Hiç bir şey açıklanmaz, her şey bir hareket ile anlatılır ya da bir diyaloğun aracılığıyla söylenir.

Örnek:

NADIA, içinde olduğu kötü ruh halinden dolayı, masadan vazoyu alır ve yere fırlatır. (YANLIŞ)

NADIA hızlı bir hareketle masadan vazoyu kapar ve yere çarpar.  (DOĞRU)

b) Kamera hareketlerine dair betimlemeler olmamalıdır. 

Örnek:

NADIA pencereden dışarı bakar. Kamera, gözlerinden süzülen yaşları bize göstermek için yavaşça bir hareketle ona yaklaşır. (YANLIŞ)

NADIA, odasının karanlığı ile çevrelenmiş bir halde pencereden dışarı bakmaktadır. Yüzü gözyaşlarıyla kaplıdır. (DOĞRU).

c) Bütün hareketler geniş zaman kipinde yazılmalıdır. Diyalog dışında, yan cümlede dahi olsa, geçmiş ve gelecek zaman kiplerinin her hangi bir biçimi kullanılmamalıdır.

Örnek:

NADIA odaya girer. Mantosunu ve ayakkabılarını çıkarır. Masadan daha önce annesinin telefon numarasını yazdığı defteri alır. Numarayı defterde bulmaya çalışır. (YANLIŞ)

NADIA odaya girer. Mantosunu ve ayakkabılarını çıkarır. Masadan bir defter alır ve karıştırmaya başlar. (DOĞRU).

d) Metnin tek dili, karakter isimleri ve herkesçe bilinen ya da çevrilmesi olanaksız ifadeler dışında, yazarın kullandığı dil olmalıdır. Diyaloglarda karakterlerin kullandıkları ya da hareket mekanının her hangi bir yerinde yazılı olarak görünen dil, diyalog veya açıklamalara eklenecek parantez işaretleri ile belirtilmelidir (Italic tipinde). 

Örnek A:

NADIA
Je t’aime à la folie, mon amour.
(YANLIŞ)

NADIA (Fransızca)
Seni delicesine seviyorum, aşkım.
(DOĞRU)

Örnek B:

NADIA yol boyunca yürür. Şiddetli yağmur vardır. Eski bir fotoğrafçı dükkanının tabelası rüzgarda sallanmaktadır. Tabelada “Les souvenirs sont le trésor le plus précieux” yazmaktadır.  (YANLIŞ)


NADIA yol boyunca yürür. Şiddetli yağmur vardır. Eski bir fotoğrafçı dükkanının tabelası rüzgarda sallanmaktadır. Tabelada (Fransızca) “Hatıralar en değerli hazinedir.” yazmaktadır. (DOĞRU)






Yazar Hakkında: MSA'nde katıldığı Film ve Senaryo eğitiminden, "Tülay Güneş"

Bu Hikayede Hangi Aşamaya Vardık, Bir Bakalım...

TRETMAN -  (Geliştirim)
Çekilecek filmin akışı, her görüntüsü bu evrede tasarlanır. Film öyküsünün çatısı olan öyküleme tretmanda kurulur.
Bizim bildiklerimizi seyircinin bilmediğini unutmayalım.
Örneğin Mehmet, para kazanmıyor, çalışmıyor, içki içiyor, sürekli sarhoş. Neden? Biz nedenini biliyoruz. Seyirci bilmiyor... Bilmediği için adama sinir oluyor. Oysa içmeden önce, neden içtiğinin çok az da olsa ipucunu verse... Eve parasız dönmeden önce bir iş yerine alınmadığını nazikçe ya da tekme tokat, görsek... Neden iş başvurularının kabul olmadığını... Önceleri rüşvet olayına inanmayan esnaf ona belli etmese de bu nedenle iş vermiyordur. Sonraları Mehmet'in masum olduğunu anlamaya çalışmışlardır ama artık Mehmet bu defa da alkolün esiri olmuştur...  gibi.
-Yazılacak sahnenin önce ne anlatacağı belirlenir. Bu sahne neyi getirecek, amacı ne?
Kavga mı? Çatışma mı? Sevgi mi? Bağışlama mı? Saldırı mı? Kuşku mu?
Sonra ki aşama nasıl?... sorusu sorularak o sahnenin algısal değerleri ortaya çıkarılır. Nasıl bir kavga? Nasıl bir sevgi? Nasıl bir çatışma?
Hemen peşinden  Ne gerekiyor? sorusu gelir.
Durumu yaratan güçler nelerdir?
Kişilerin toplumsal durumları nelerdir?
Olayın geçtiği mekanların özelliği nelerdir?
Hangi mevsim ve o sahne hangi günün hangi zamanıdır?
Kişilerin kültürel ve çevresel özellikleri açısından duygularını açıklamalarındaki tavırları nelerdir?
Yani kişilerin kendine has özellikleri belirtilir. Çevre özellikleri ortaya konur. Ana ve yan devinimler (action) düzenlenir. 
Tretmanda sahnenin içeriğini ortaya koyan önemli diyologlar yazılır.
Örneğin; Mahalle kahvesinin önünden geçerken, mahallenin çapkın delikanlısı Kamil, Vehbi Bey'e “Kaçırıyorsun gül gibi kızı, aç gözünü” diye seslenir.
Öyküyü bilmeyeler bu diyoloğun Neresi Önemli? diyebilir. Öyküyü okumuş olanlar ise  mahallenin çapkın delikanlısının, Vehbi’ye “Gül gibi kızı kaçırıyorsun” demesindeki önemi hemen kavrar elbette. Çünkü delikanlı o güzel kızı hamile bırakmıştır ama ona nikah yapamayacaktır. Kıza nikah yapacak bir kurban olarak Vehbi ‘yi gözüne kestirdiğini, güzel kız ile anlaşmış olduğunu bu diyologdan anlarız.
Tretmandaki her anlatım, filmdeki görüntülere uygun olacak biçimde yazılır.
Vehbi aynı bahçe içinde sonradan ikiye ayrıldığı belli olan eski bir evin önüne gelir. Tahta bahçe kapısını ittirerek açar ve içeri girer. Bahçede Hanife çamaşır asmaktadır. Kız Vehbi'yi görünce gülümser hemen gömleğinin göğüs hizasındaki bir düğmeyi açarak, eteklerini baldırlarına doğru sıyırarak, yerde duran leğene eğilir. Tahrik edici tavırla yıkadığı iç çamaşırının suyunu sıkar, silkeler, özenle ipe asarken işveli tavırla Vehbi'yi süzer.
Tretmanda geniş zaman kipiyle yazılır.
yapar, eder, gelir, gider, açar, kapar, sarılır, sırıtır gibi...
-Sahne başlığı: Sahnenin nerede, ne zaman çekileceğini belirtir.
(Yani yönetmen kamerayı nereye koyacağını sahne başlığına bakarak tespit edebilmelidir). Ve "S" Büyük harflerle yazılır.

Örnek;
S-1           DIŞ                       CEMİL EV - TERAS      GECE
Ya da
S-2    İÇ                         CEMİL BÜRO            GÜN

-Sahne numarası yazma zorunluluğundaki amaç, filmin kaç sahnesi olduğunun, kaçıncı sahnede olunduğunun bilinmesidir.
-Mekan belirtmek, Çekimin nerede yapılacağının anlaşılmasıdır. Mekan belirtmedeki yanlışlar çekimlerde çok ciddi sorunlar çıkarır. Mekanların doğru yazılması  bütün sahnelerin çekim yerlerini programlamada kolaylık sağlar. Yapımcının bize “A mekanında da yapabileceğimiz bu sahne de nereden çıktı”  diye sormasını istemeyiz değil mi? Yapımcıya bir masraf daha çıkarmaktan her zaman kaçınmalıyız.
Örneğin;
Aynı mekan için bir sahne önce
Gülsüm İşyeri - oda
Birkaç sahne sonra
Kültür Merkezi - sınıf
Gülzade apartman dairesi - salon
Birkaç sahne sonra
Gülzade yalı dairesi - oda
... dersek sahne mekan hesabı yapan prodüktör bir yalı bir de apartman dairesi kiralamıştır...
Şu hataya da düşmemeliyiz;
GÜLZADE EV  diye tanımladığımız bir yeri daha sonra
G-DİNÇER EV diye tanımlarsak
Ya da
GÜLZADE DİNÇER APARTMAN diye tanımlarsak yoğun tempo ile çalışan teknik ekibin ağzına geleni söylemesine sebebiyet vermiş oluruz.
Ayrıca başlıkta belirttiğimiz üçüncü detay çekimin belirtilen mekanın neresinde yapılacağıdır.
Örneğin;
GÜLZADE EV - MUTFAK
-Sahne başlığında zaman gösterimi, Filmin çekim zamanı açısından önemlidir.
GÜN - GECE - GÜN DOĞUMU - GÜN BATIMI - SABAH - AKŞAM ÜSTÜ
-Kişi adları, Çekilecek filmin o sahnesinde bulunan karakterleri tretmanda yazmamız gerekmez, senaryodaki sahne başlıklarında belirtmeliyiz.
S-1    DIŞ    GALATA KÖPRÜSÜ    GÜN    RUTKAY - KENAN - SUNA
-Görsel anlatım (oyuncu yönelimleri), Tretmanda da senaryoda da görsel anlatımda, görsel oluşumla bağlantılı olmayan açıklamalardan sakınmalıyız.
Örneğin, Kendini yitirmişcesine, çılgınca musluğu sökmeye çalışır Rutkay. Suna bütün duygularını bastırarak pencereden dışarı bakmayı sürdürür.
Bu cümleyi kolaylıkla görsel anlatıma getirebilirsiniz.
Rutkay güç harcayarak musluğu sökmeye çalışır. Suna sinirli, pencereden dışarı bakar.
-Kamera yönelimleri, Zorunlu olmadıkça teknik bilgileri yazmamalıyız. Yönetmenin işine karışmamalıyız ve onun kafasında kurduğu film imajını zedelememeliyiz.
Örneğin, Koridor boyunca yürüyen YAKIN ÇEKİM AYAKLAR... Köşeyi dönene dek ayakları İZLERİZ.
Bunun yerine
Koridor boyunce yürüyen AYAKLAR
Köşeyi döner
Yazabiliriz.
Gözlerini kapatıp okuduklarınızı görsel düşünürseniz bu anlatım açıkça yazılmayan bir yakın çekimdir.
-Konuşma örgüsü (diyalog); Konuşma örgüsü mesela; Tretmanda “Rutkay ve Suna aynı anda konuşurlar” diye yazarız senaryoda bu RUTKAY - SUNA “bekle - dur - gitme - geç kaldım - görüşürüz - güle güle” şeklinde yazılır.
-“Sürdürür” kullanımı,  kimi görsel yönelimlerden sonra, aynı kişi konuşmasını sürdürürse kişi adından sonra “sürdürür” yazılır. Aksi durumda ikinci kişinin tepki verdiği sanılır.
Örneğin;
                                             RUTKAY
                                             “Dönemeci döndüğünde arabaya ateş edeceğiz.”
Parçalanarak açılan kapıdan giren Komiser Kemal anlamlı anlamlı bakar.
                                             RUTKAY (KONUŞMASINI SÜRDÜRÜR)
                                             Kemal Bey.............

-Konuşma örgüsünün devinimle ayrılması, Kişi konuştuğu anda arada bir dış devinim varsa ve kişi konuşmasını sürdürüyorsa konuşma devinimle ayrılmış olur.
Örneğin; Rutkay ölüm yatağındaki sevgilisin başında konuşurken odaya hemşire girer ve serum lastiğini ayarlar.
                                               RUTKAY
                                               Bu benim taçlandırılan başarım olacak.
                                               Yaşamdan yaşama,
                                               Ruh bedenden bedene geçtiğinde,
Bu sırada Hemşire içeri girer.
Üzgündür.
                                              RUTKAY (sürdürür)
                                              Ölüm korkusu olmayacak...
                                              Yeneceğim evreni.
Hemşire serum şişesinin
hortumunu ayarlar.
                                               RUTKAY  (sürdürür)
                                               (içini çekerek) Niçin olmuyor, Niçin?
                                               (masada yatan kıza bakar) Zavallı Suna.        
                                               Aşkım.

-Genişletme (sahnede görülmeyen kişinin konuşmalarının gösterimi); Sahne içinde olan ama kameranın görüş alanı dışında yer alan kişinin konuştuğu yere çerçeve dışı kısaca (Ç.D) deriz.
                                                   SUNA  (Ç.D)
                                                   Aman allahım bu da ne?
Suna elinde bir silahla görüntüye girer.
                                                 SUNA (Sürdürür)
                                                 Rutkay... Yoksa ... Bu silahı çeyiz  
                                                 sandığıma sen mi koydun?
                                                 Bir haltlar karıştırdığını tahmin ediyordum.
Tretmanda bu sahneyi; “Rutkay pencereden dışarı bakarak çay içerken Suna’nın sesini duyar. Elindeki silahı sandığa kimin koyduğunu sorar” diye  yazarız.
Bu sahneyi görüntü üzerine konuşma şekli ile de yazabiliriz...
-Görüntü üzerine konuşma, Kişi görüntüde değildir ama sesini duyarız ve sesi bir görüntü üzerine düşmektedir.
-Telefon, televizyon ve radyo konuşmalarının gösterimi, Eş zamanlı ama değişik mekanlardaki kişiler aynı anda verilmek istendiğinde sahneler arasına  ARA ÇEKİM (intercut)  yazılır.
S-4  DIŞ        DENİZ KENARI           GÜN
                                                   RUTKAY (telefonda)
                                                   Borcumun faizini ay sonunda getireceğim.
                                                                                    ARA ÇEKİM
S-5  İÇ     ANTİKACI DÜKKAN SALON        GÜN
                                                   MAHİDE
                                                   Bekleyemem...
                                                                                      ARA ÇEKİM
                                                   RUTKAY
                                                   Gerçekten ciddi bir sıkıntım var... Sorunu mu?
                                                                                     ARA ÇEKİM
                                                   MAHİDE
                                                   (sözünü keser) Bu piyasada senin 
                                                   gibilerini çok gördüm...
                                                                                      ARA ÇEKİM
                                                   RUTKAY-
                                                   Lütfen bana zaman tanı diyorum sana...
                                                                                      ARA ÇEKİM

Sesler televizyondan ya da radyodan da gelebilir. O zaman telefondan yerine televizyondan, radyodan yazarız.
                                                        SİPİKER - (TV den - RADYODAN)
                                                        Dinçer holdingin iflası hükümet  
                                                        yetkililerini tedirgin etti.                                                       
Gördüğünüz ve işittiğiniz gibi yazın.
Dinçer ailesi yeni evine taşınmıştır. Burası şehirden uzak sakin bir yerde tuğla duvarlı bir evdir. Taşınırken kimse onlara yardım etmemiştir.
YANLIŞ ANLATIM
Dinçer ailesinin evinin dıştan nasıl göründüğünü, bu eve nasıl taşındıklarını, onlara hiç kimsenin yardım etmediğini nasıl gösterilecek? Seyirci tretmanı okumayacağına göre...  Halbuki,
Yüksek tuğla duvarları olan akasya ağaçlarıyla kaplı geniş bahçenin içinde büyükçe bir ev. Geri planda yeşil dağlar. Mutfakta bazıları açılmış koliler (yeni taşınmışlar ama henüz yerleşmemişler).
-Sahne geçişleri, Tretmanda ve senaryoda her sahnenin bitiminde geçiş yöntemi yazılır. 
Kesme (Cut to) - bir sahneden diğerine geçmekte yararlanılan ve çok kullanılan olağan geçiş yöntemidir.
Çevrinme (Pan to) - Kamera başının yatay olarak sağa sola çevrinmesidir.
Örneğin yoldaki ışıktan karşıya geçecek olan kişi araba gelip gelmediğini anlamak için sağa sola bakar. ÇEVRİNME de aynen bu şekildedir. İzleyicinin bakış açısını sağdan sola, soldan sağa devindirir. Sağ tarafta çekim yapıyoruz ve bir çevrinme ile sol tarafa geçiyoruz... Sağ taraftaki varlıkların hepsini sol tarafta görürüz.
Yatay çevrinmede ise,
Kamera bir olaydan diğerine çok hızlı çevrinir. Çerçevedeki kişiler ve nesneler çok çabuk yer değiştirir ve belli bir hızdan sonra gittikçe bulanıklaşıp artık ayırt edilemez olurlar.
Açılma (Fade in) - Kararma (Fade out) - Her senaryo genellikle AÇILMA ile başlar KARARMA ile biter. Açılma - tamamen siyah olan çerçevenin yavaş yavaş görüntü ile birlikte aydınlanmasıdır.
Kararma - açılmanın tersi yani Görüntünün yavaş yavaş kararak yok olmasıdır.
Genellikle Televizyon dizi ya da filmlerinde reklam konulması düşünülen yerleri belli etmekte de  kararma ve açılma yöntemi kullanılır.
Parlama (match cut) - Görüntünün bir flaş gibi parlayarak yitmesi ve yeni görüntünün başlaması.
Geçme - Zincirleme (mix - Dissolve) Görüntüdeki resim, belirginliğini yitirirken sonraki resmin belirginleşmesidir.
Bindirme (Süperimpose) Görüntünün üzerine başka görüntünün bindirilmesi. 

Silme, netlik bozma, netleşme gibi daha çok fazla geçiş yöntemleri var ama biz KESME dışında  geçiş yöntemi kullanmamaya gayret edelim... Herkes bunu tercih ediyor çünkü.
Sonuç olarak senaryo yazımında öyküleme (dramatik yapı) kurulurken baştan sona gözetilmesi gereken en önemli öğe (devinim) aksiyondur. 
Aksiyona biçim veren bir ana tema çerçevesinde düzenlenen, öykünün birliğini tutarlılığını ve izleyici ilgisini baştan sona uyanık tutulmasını sağlayan ise olaylar örgüsüdür.

Dramatik yapıyı oluşturabilmeniz için size son bir hatırlatma;
Öykülemeyi oluştururken ileride sorunlarla karşılaşmamak için aşağıdaki soruları kendinize sorarak verdiğiniz cevaplar ve açıklamalarla çalışmalarınızı yönlendirin.
-Bütün sahneler, anlatım ve konuşmalar mantıksal olarak ana temaya bağlı mı?
-Karakterimiz kişiliğini anlatmıyor, tavırları ve yaptıkları ile kanıtlıyor ise...
-Sahnelerim başı ve sonu belirlenen ana çerçeve içinde gereği gibi düzenlendi mi?
-Öykünün ileriye doğru bir gelişimi var mı?
-Varsa bunu koruyor mu?
-Konuyla ilgili ip uçları birbirine bağlanmış mı?
-Kimi sahneler atlandığında, yoklukları senaryonun bütünü içinde fark edilir mi?
-Olaylar dizisi (giriş, devamlılık, çatışma, bunalım, doruk nokta ve bitiş) ve kişiler uyum içinde mi?
-Olaylar dizisi gizemli duruma geldi mi?
- İzleyici “ne olacak” diye merak etmeye başladı mı?
- Öykünün kendi içinde bir havası var mı?
-Ana kişinin çözeceği bir sorun var mı?
-Karşıt kahraman var mı?
-Ana kişi ve karşıt kahraman arasında çatışma gerekiyor mu?
-Aksiyon var mı?
- Kişilerin olaylara giriş ve çıkış nedenleri belli mi? Mantıklı mı?
-Olay dizisinde kimi kişileri birden çıkıp, “geçiyordum uğradım” gibi yüzeysel değil, kişinin aniden gelişinin sebepleri olmalı. Var mı?
-Olay dizisinde birden ortadan kaybolan kişinin, önceki bir yerlerde ortadan yok olacağı hazırlandı mı?
-Rastlantılarda çelişki var mı?
-Değişik mekanlar var mı?
Bunlara “evet” dediğinizde yazacağınız senaryo ile mutlaka film festivallerinde bir ödül alacaksınız.

KONUŞMA ÖRGÜSÜ (DİYALOG)
Dramatik sanatlarda kullanılan dil, konuşma dili ile yazı dilinden farklı bir dildir.
Özakman derki, “Konuşma dili gibi dağınık ve savruk, yazı dili gibi çok düzenlidir. Konuşma dili özenle düzenlenmiş, çok amaçlı, kendine özgü teknik yanı ağır basan bir dildir. Bu türden diyolog yazmak bir hünerdir. Senaryolar genellikle konuşma örgüsüne ağırlık verilerek yazılır.  Bir film ise görülmek zorundadır.

Yazarken kendimize sormamız gereken soru şu; Öykü anlatıcım var ama bu anlatıcının anlattıklarının, izleyicinin görmesine yararı olacak mı? Yani senaryo yazarı filmin gerektirdiği anlatım içinde kalarak, günlük konuşma içinden en uygun tümceleri seçip ayıklayarak, bayağılıktan, yapaylıktan kaçınarak , anlamlı ve ekonomik bir biçimde yazmalıdır konuşma örgüsünü. Konuşma örgüsüne yani diyoloğa fazla yüklenirsek görsel anlatım geri planda kalır.

Alfred Hitchcock derki “Bir film yazarken olanaklar elverdiğince görsel olanı ön plana çıkarmalıyız.  Sinemada bir öykü anlatılırken ancak başka bir yol kalmadığında diyolog kullanılmalıdır.






Yazar Hakkında: MSA'nde katıldığı Film ve Senaryo eğitiminden, "Tülay Güneş"

Merceğin Arkasında Bir Çift Göz Olmak...

Film Teknikleri;
Film Teknikleri, öykülemeyi etkileyen, hatta zaman zaman tümüyle belirleyen ögelerdir.
Film Tekniğinin öyküleme bağlamında kullanımı için bir kaç örnek verecek olursak;
-Bunlardan biri Hızlandırılmış / Yavaşlatılmış Hareket
Film  öykümüzde ki duygu ve düşünceye göre gerektiği yerde ya ağır çekim ya da hızlı çekim   yazarız... Örneğin, sıradan, gelip geçici bir sevişme sahnesi ise aynen Otomatik Portakal''da olduğu   gibi veririz. Serseri genç, tanıştığı iki kızı eve atar. Soyunup sevişmeye başlarlar. Sahne hızlandırılmış çekimle verilmektedir. Gerçekte yarım saat süren olay, filmde 2 dakika bile sürmez. Yönetmenin amacı bellidir; Buradaki cinsellik anlayışının mekanikliğini, sıcaklıktan ve duyarlılıktan yoksun oluşunu anlatmaktır.

Diğer bir örnek; Vahşi Belde'nin son yarım saati bir silahlı çatışma sahnesinden oluşur. Binlerce kurşun sıkılır, yüzlerce adam ölür, onlarca litre kan dökülür. Oldukça vahşi ve şiddet dolu bir sahnedir. Ne var ki, burada şiddeti ve vahşeti somutlaştıran şey, bir önceki verdiğimiz istatistikler değil, bu çatışma sahnesinin baştan sona ağır çekimle verilmesidir. Kurşunun saplandığı bedenlerden fışkıran kanlar adeta havada süzülür. Neden ağır çekimdir burası? Çünkü böylelikle şiddet ve vahşet duygusunu daha da arttırırız...
Hatırlarsanız, bin bir   güçlükle evlenen fakir erkek ile zengin kızın nikahında gelin ile damadın   merdivenden inişi genellikle ağır çekim verilir. Onlar için o ana gelebilmenin, birbirlerine kavuşabilmelerinin önemini ağır çekimle destekleriz. Yine hatırlarsanız Rocky filmindeki ring sahnelerinde en son ve en baba yumruk hep ağır çekimle verilir. Yumruğu yiyen Rocky'nin ağzından fışkıran salya karışımı kan, buna güçlü ışıkta parlayan binlerce ter damlasının yumruğun şiddetiyle sağ sola savruluşu eklenir. Yumruğun okkalı olduğunu, rakibinin sonunun geldiğini biliriz artık.

Bazı filmlerde bir olay gerçekleşir ve olayı yapan sonunda pişman olur ya da olay kahramanın istediği gibi sonuçlanmaz. Örneğin, veda partisine hazırlanan genç kız saçını yaptırır, tuvaletini giyer, makyajını da bitirip aynaya baktığında tam bir şebek gibi görür kendini. Tekrar saçını, makyajını  yaptırdığı, başka tuvalet giydiği sahneler genellikle hızlı çekim verilir. Birden film durur, olay hızlı çekimle başa alınır ve her şey yeniden başlar. Fakat bu kez kahramanın istediği biçimde sonuçlanır. (Bunu bazen bütün hayatımız için istemişizdir, değil mi?)

-Zoom in / zoom out
2001 Uzay Macerası'da astronotlar kontrolden çıkan bilgisayarı nasıl devre dışı bırakacaklarını gizlice konuşurlar. Birden açı değişir ve konuşan astronotların dudaklarına zoom in yapılır. Bilgisayarın dudakları okuyarak plandan haberdar olduğunu anlarız.

Rüzgar Gibi Geçti'de kadın karakter yaralı askerler arasında sevdiği erkeği arar. Kamera gezinen kadını bırakır ve geriye doğru açılmaya başlar, açılma bir zoom out'la tamamlanır. Zoom tamamlandığında kadının kocaman bir meydanda durduğunu anlarız. Meydanda binlerce yaralı asker yatmaktadır. Çabasının boşuna olduğunu anlarız. Binlerce asker içinde çaresiz görünmektedir.

-Donmuş Kare
Askerler arasında yakınını arayan kadını uzaktan görürüz; Kadın bir yere doğru yönelir. Kamera   kadına doğru yaklaşır. Kadının yüzündeki mutlu ifadede resim donar. Artık karşısındakini   görmemize gerek bile kalmamıştır... Anları ki kadın yakınını istediği şekilde yani kurtulmuş bir halde görmüştür. Ya da kamera kadına yaklaştığında yüzündeki acı ifadeyi görürüz. Anlarız ki kadın yakınını kaybetmiştir...  
Örneğin Butch Cassidy and the Sundance Kid filminin sonunda, askerler tarafından köşeye sıkıştırılan Butch ve Sundance ne yapacaklarını tartıştıktan sonra, gözlerini karartıp dışarı fırlamaya ve çılgınca ateş etmeye karar verirler. Dışarı fırladıkları an yüzlerinde bir şaşkınlık belirir ve sonra kare donar. Kamera, donuk kare üzerinden zoom out'la açıldığında, onları makineli tüfekli yüzlerce askerin karşıladığını görürüz. Perdeye yansıyan görüntü, bu donuk haliyle ve hiç bir silah sesi duyulmadan, bitiş müziğinin başlaması eşliğinde kararır, THE END yazısı belirir. Kahramanlarımızın sonunu görmemize  artık  gerek var mı?..

-Mercekler
Hot Shots adlı komedi filminde pilot askerlerin hayatları hicvedilir. Bir sahnede komutan denetime çıkmıştır. İnsanların burnunun dibine kadar gelip, bağıra çağıra aşağılayıcı sözler haykırır yüzlerine. Sıra 'şişe dibi' diye tabir ettiğimiz gözlükler takan bir gence geldiğinde, kamera öznel bakışa geçer. Komutanı, 10 numara gözlük takan gencin gözlerinden görürüz. Geniş açılı objektif sayesinde, komutanın burnu patlıcan gibi bize doğru uzar, konuşurken yaptığı mimikler - örneğin kaşlarını indirip kaldırması - aşırı komik bir izlenim bırakır. Eh, biz de güleriz haliyle, eğlenir, neşeleniriz...

Bazı filmlerde aşık çiftler uzaktan sahil boyunca yürürken görünürler. Kameraya doğru yürümelerine karşın, hiç mesafe almıyorlarmış gibi gelir bize. Onların kendilerine has bu romantik dünyalarını yansıtmak ve bize doğru yürüyor görünmelerine karşın onları sahilin romantik atmosferinden çıkarmamak için, genellikle dar açılı objektif kullanılır. Odak uzaklığı çok uzun olduğu için, nesnelerin yakınlaşması ya da uzaklaşması onların büyüklüklerini çok değiştirmez. Bu da onları, görünürde yürüyor olmalarına, yani zamanın geçiyor olmasına karşın büyülü, zaman içerisinde asılı kalmışlar gibi bir havayla yansıtır. Aşk, bir sonsuzluk ve zaman üstülük halesine bürünür. Eh, aşık olmak isteriz haliyle, imreniz onlara, canımız çeker... 

-Kurgu
Mahşer filminde kahraman, kötü adamı boğazlamak üzere sessizce odaya süzülür. The Doors'tan "This is the end" parçası çalmaya başlar. Sonra yerlilerin bir öküzü kurban ettikleri bir tören sahnesi gösterilir. Paralel kurgu sayesinde iki olay arasında bir ilişki kurulur. İki ayrı olaya sırayla yapılan bir kaç kesmeyle devam edilir. Bir noktadan sonra artık sadece kurban törenini izleriz. Öküz, bir kaç köylünün aynı anda indirdikleri bıçak darbeleriyle tam anlamıyla katledildiğinde, kahramanın kötü adamı öldürdüğünü anlarız. Doors'un müziği son darbeyi indirir. Mükemmel bir doruk sahnesidir. Bu sahnede bu türden bir anlatıma başvurmak senaristin fikriyse, onu gerçekten kutlamak gerekir.

Benzer bir kurgu Mor Yıllar filminde vardır. Kocası tarafından itilip kakılan genç zenci kadın, kocasını usturayla tıraş eder. Bu sırada kesmeyle  zencilerin yaptığı bir ayine geçilir. İlahi söylemektedirler. Sonra kesmeyle, adamın yüzünde ve gırtlağında gezinen usturaya geçilir. Sonra yine ayine... Bir kesmeyle kadının yüzüne geçilir: yüzündeki ifade değişmiş, boş boş bakmaya başlamıştır. Kadının yüzünden usturaya doğru hafif bir kaydırma... Eli usturayı daha sıkı kavramaktadır.  Sonra kesmelerle, bir ayine, bir gırtlakta gezinen usturaya geçilir. Sonra tıraş sahnesine artık geri dönülmez, sadece ayinde giderek kendinden geçen koro üyeleri gösterilir. Ayin korosunun sesi giderek yükselir ve şarkı doruk noktaya doğru ilerler. Görmesek bile hissederiz; kadın, kocasının gırtlağını kesti kesecek... Şarkı doruk noktaya varır; korodaki herkes (nedense sesleri hep mükemmel olan şişman zenci kadınlar özellikle) avazı çıktığı kadar bağırır. Şarkı biter... Sessizlik. Öbür tarafa yapılması beklenen kesmenin yapılması için adeta yalvarırız yönetmene. Ve işte; Kesme! Kamera, adamın ayaklarından başlayarak yavaşça yukarıya doğru kayar, ta ki adamın boynuna gelinceye dek. Ne mi olmuştur? Bunu sanırım tahmin ediyoruz... Görmesek de olur...







Yazar Hakkında: MSA'nde katıldığı Film ve Senaryo eğitiminden, "Tülay Güneş"